diff --git a/sunum.tex b/sunum.tex new file mode 100644 index 0000000..c3946f8 --- /dev/null +++ b/sunum.tex @@ -0,0 +1,294 @@ +\documentclass[aspectratio=169]{beamer} +\usepackage[utf8x]{inputenc} +\usetheme[colour=oyd]{oyd} +%% Alternative options are: +%\usetheme[colour=USHERgreen]{UsherNew} +%\usetheme[colour=USHERblue]{UsherNew} +\usepackage{beamernotes} +\usepackage{url} +\usepackage[ + type={CC}, + modifier={by-sa}, + version={4.0}, +]{doclicense} +\pdfcompresslevel=9 +\pdfobjcompresslevel=3 + +\title[Sunum Başlığı kısa]{Cancellasak da mı saklasak? } +\subtitle[Sunum Başlığı uzun]{"Daha eşit topluluklar için alet çantası" } + +\author{Neslihan Turan, Uğurcan Ergün} +%\institute{The Mental Institute} +\date{30 Mayıs 2021, İstanbul, Tokyo} + +\begin{document} + +\begin{frame} + \titlepage +\end{frame} +\bnote{This generates notes for pdfpc. These notes also appear + on the handout/article versions.} + +\begin{frame}[t]{Bilirkişi değiliz. :)} + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics{bz-ne-anlariz.jpg} + % \caption{Alison Upton | CC BY 3.0} +\end{figure} +\end{frame} + +\begin{frame}[t]{Biz bu topa niye girdik?} + \begin{itemize} + \item Özgür yazılım toplulukları ayrımcılıktan beri değil, buna sıklıkla tanık olmaktayız. + \item Herkes için eşit toplulukların hayalini kuruyoruz. + \item Bu konulara doğru yaklaşımlar getirmek için gereken kavramların yaygın olarak bilindiğini düşünmüyoruz. + \item Kendi alet çantamızı paylaşmak istiyoruz. + \end{itemize} + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=10cm, width=15cm]{sbob_topluluk.jpeg} + \end{figure} +\end{frame} + +%Uğurcan +\begin{frame}[t]{Özgür mü yazılım mı?} + \begin{itemize} + \item Özgür yazılım, yazılımlara değil kullanıcılarına yani insana özgürlük vadeder. + % Özgür yazılım konusunda bir kavram kargaşası var. Açık kaynak ve özgür yazılım topluluklarının oldukça girift olmasından dolayı asıl amacın verimlilik değil de kullanıcı özgürlüğü olduğu bazen gözden kaçabiliyor. + %Tarihsel baglaminda dusununce yazilim aslinda hep ozgurdu bilgisayarlar o esnada sadece universitelerde buyuk sirketlerde bulunmasina ragmen gelistiriciler ozgurce yazilimlarini paylasiyordu. Ozgur yazilim, yazilimlarin ticari kapali kutulara donusme surecine karsi dogmus bir tepki aslinda. 35 yil sonra gunumuzde yazilim ozgurlugu konusunda da kismi bir zafer elde ettigini soyleyebiliriz. Son kullanicilarin ureticilerin uygulama dukkanlarina hapsedilmesi kaygi verici bir gelisme olsa da usta kullanici ve gelistiriciler icin oldukca basarili ozgur alternatifler var. Hatta yazilimcilara yonelik araclarin ozgur yazilimlar olacagi doğrudan varsayiliyor. Ancak bu basarinin arkasinda kaybolan ve yer yer teknik verimlilige indirgenen bir ozgurluk mucadelesi var. + \end{itemize} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Özgür yazılım diğer özgürlüklerden ayrı düşünülebilir mi?} + \begin{itemize} + \item Hayır, yapbozun bir diğer parçası olarak düşünülebilir. + % Kısa cevap hayır. Özgür yazılım özgür bir toplum resmini oluşturan yapboz parçalarından birisidir. Dolayısıyla, en çok diğer tüm özgürlüklerle bir aradayken anlamlıdır. Kullandığınız yazılımı istediğiniz amaç için kullanabilme, koduna erişme, paylaşabilme, donanımlarınızın tasarımlarına erişebilme, bozulan eşyanızın içini açıp bakabilme, onu tamir edebilme, tüm bu ortak bilgiden beslenebilme ve bu bilgiye katkıda bulunabilme özgürlüğü burada bahsedilen. Bizim asıl varmaya çalıştığımız nokta ise şu, eşit olmayan bir kimseye, "bu bilgiden beslenmekte veya katkı vermekte özgürsün" demek mümkün müdür? Yani topluluklarımızda eşitliği sağlayamadığımız durumda bu özgürlüklerin sağlandığından bahsedebilir miyiz? + \end{itemize} + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=8cm]{puzzle.jpg} + \caption{CC0} + \end{figure} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Peki topluluklarımız eşit ve özgür mü?} + % https://www.jofreeman.com/joreen/tyranny.htm + % https://geekfeminism.wikia.org/wiki/FLOSS + % https://theweek.com/articles/737056/myth-male-bumbler + % https://geekfeminism.wikia.org/wiki/PyCon_2013_forking_and_dongles_incident + \begin{itemize} + \item Topluluklara katılırken özgür müyüz? + % Burada sorulabilecek ilk soru "Özgür yazılım topluluklarına katılma özgürlüğümüz olup olmadığı". Bir kimse rahatlıkla toplulukların herkesin katılımına açık olduğunu ve katılmak isteyen insanları engelleyen bir şey olmadığını iddia edebilir. Ama durum tam olarak ilk bakışta göründüğü gibi basit değil. Adı konmayan güç ilişkileri ve toplumsal önyargılar birleştiklerinde ayrımcılığı oluşturuyorlar. Bu, bir grup insanın bir odada toplanıp ellerinde viskileriyle kötü adam kahkahaları atarak topluluğa kimlerin giremeyeceğini planladıkları anlamına gelmiyor elbette. Sorunu anlayabilmek için aklımıza bir özgür yazılımcı getirelim. Bu kişi ne giyiyor, saçları nasıl görünüyor, sakalları var mı, cinsiyeti ne? Şu anda gözünüzün önünde beliren kişi muhtemelen benim gözümün önünde beliren kişiye oldukça benziyor. Topluluklara katılımda bir eşitsizlik olduğunu yani herkesin özgürce katılamadığını bize gösteren şey mevcut durumda çeşitli profillerden oluşan bir topluluk olmayışımız. Örneğin, 2013'te yapılan bir çalışmaya göre FLOSS projelere katkı veren kişilerin (yani dolayısıyla topluluğun) %11'i kadınlardan oluşuyor. Aynı yıl Debian projesindeki geliştiricilerin yalnızca %1.8'inin kadın olduğu görülüyor. Bunun arkadasında yatan başlıca sebep toplumsal cinsiyet rolleri (yani kadın ve erkeğin yapabileceği/yapamayacağı şeylerin, görevlerinin toplum tarafından belirlenmesi). Bu alanlara girmeye çalışan kadınlar içinse cinsiyetçilik bir bariyer olmaya devam ediyor. Kendi teknik yeterliliklerini kanıtlamaları dayatması (bizzat kendi tecrübeme dayanarak), çoğunlukla ortamda onlar yokmuş gibi konuşulması (beyler, guys gibi hitaplar kullanılması), kadınların ortamda nadir rastlanan bir yaratık olduğunu ima eden ifadeler kullanmak (örneğin, Stallman'ın "A GIRL") ifadesi veya teknik alanlarda kadınlarla kurulan iletişimin yalnızca cinsel göndermelerden ibaret olması (örneğin, Stallman'ın "relieving them of their virginity" söylemi, cinsellikten hoşlanmadığımızdan veya sorunlu olduğundan değil ama bu ortamlarda herkes gibi eşit muamele görmek istediğimizden) gibi pek çok bariyer topluluklara girmekte hepimizin özgür olmadığını gösteriyor. + \item Toplulukta katkı verirken özgür müyüz? + % Peki, bu engelleri aşıp topluluğa bir şekilde girmeyi başaran herkes, topluluğa katkı vermekte özgür mü? Yine aklımıza "tabii ki öyle, kimse kod yazıp pushlarken ellerine cetvelle vurmuyorlar ya!" gibi yüzeysel bir cevap gelebilir ilk bakışta. Ancak aslında sonuçları 2016'da yayınlanan Github'taki kod katkıları ve cinsiyet kimlikleri üzerine yapılan bir çalışma bazılarımızın eline cetvelle vuruluyor olabileceğini gösteriyor. Çalışmaya göre kadınların kod katkılarının kabul edilme oranı daha yüksek, eğer cinsiyet kimliklerini gizledikleri bir profil kullanıyorlarsa... Bu çalışma, özgür yazılım topluluklarının sık sık iyi işlediğini iddia ettiği, daha çok iş yapanın toplulukta yer alabileceğini vaadeden ama aslında uygulamada pek de çyle olmadığını gördüğümüz meritokrasi üzerine de tekrar düşünmemize yol açıyor (uğurcan bunun detaylarından bahsedecek). + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=4cm]{githubStudy.png} + \caption{2016 Github cinsiyet kimliklerinin katkılara etkisi çalışması} + \end{figure} + + \footnotetext[1]{Gender distribution in FLOSS (2013): https://web.archive.org/web/20141222172153/http://floss2013.libresoft.es/results.en.html} + \footnotetext[2]{Gender gap in Debian (2013): https://web.archive.org/web/20201022005939/penta.debconf.org/dc13_schedule/attachments/243_women_in_debian_2013.pdf} + \footnotetext[3]{Stallman says "A GIRL!" in conference: https://geekfeminism.wikia.org/wiki/Experiences} + \footnotetext[4]{Stallman "relieving them of their virginity": https://geekfeminism.wikia.org/wiki/EMACS_virgins_joke} + \end{itemize} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Peki topluluklarımız eşit ve özgür mü?} + \begin{itemize} + \item Topluluklarımız istediğimiz görevi üstlenmekte özgür müyüz? + %Github'da 2017'de yapılan bir çalışmaya göre non binaryler ve kadınlar yazılım projelerinde var olma oranlarına göre çok daha fazla oranda yönetim işlerini yapoyorken, erkekler bu projelerde bulunma oranlarına göre daha az yönetim işi üstleniyorlar. Molly de Blanc'ın 2018 yılında yaptığı Özgür Yazılım projelerinde iş bölümüne dair sunumundan aldığım bu grafikte kırmızı kısım toplamda cinsiyet kimliklerinin kapladığı alanı gösterirken mavi kısım kimliklerin proje yönetiminde aldıkları görevi gösteriyor (döküman yazmak, deponun bakımını yapmak, gönüllüleri karşılamak gibi görevler). Burada yönetim işlerinin teknik olmayan veya daha az teknik olan işler olarak kategorize edildiğini ve teknik işler erkek işi olarak tanımlanırken, geri kalan işlerin kadınlara ve non binarylere kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla toplumsal olarak inşa edilmiş olan "teknik işlerin bazılarımıza uygun olmadığı yaftası" doğrudan bizim özgür yazılım projelerindeki iş bölümümüzü etkiliyor. + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=9cm]{divisionOfLabor.png} + \caption{2018 Molly de Blanc'ın "A division of labor in free software"|CC-BY} + \end{figure} + + \item Tüm bu konuşulanlara bakarak, eşitliğin olmadığı yerde tüm bunları yapmakta özgür olmadığımızı söyleyebiliriz. + \end{itemize} + \footnotetext[1]{Molly de Blanc 2018 LinuxConf Australia speech https://www.youtube.com/watch?v=6NDB2VFYlfg} +\end{frame} + + +%uğurcan +\begin{frame}[t]{Ayrımcılık doğal afet midir?} + \begin{itemize} + \item Bu konuda üretilmiş fikirler, yapılmış tartışmalar ve bir literatür var + % Ayrimcilik ne yazik ki neredeyse insanlik kadar eski bir olgu, onla mucadele de en az bir o kadar eski. Anlamadigimiz seyle mucadele edemeyecegimiz icin de bu konuda insanligin oldukca engin bir bilgi birikimi var. Gunumuzde sosyal bilimler ve aktivizmin basini cektigi bu anlama cabasini teknoloji ve ozgur yazilim baglaminda tartisan insan sayisi da az degil. Bu surec icerisinde yaygin karsilasilasan sorunlara isimler turetilmeye baslaniyor. Bir soruna bir isim koymak onu daha goz onune koydugu icin. Bu kavramlari ogrenmek de bu sorunlari kendi topluluklarimizda tekrar etmemenin ilk adimini olusturuyor. Bizim bu sunumdaki temel amaclarimizdan birisi buyuk cogunlugu Ingilizce olan bu kavram ve tartismalari Turkiye'deki topluluk ile paylasmak. Bir anlamda bu araclari bir alet cantasina koyup topluluga teslim etmek. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta olarak bu tarz kavramlarin bazen anlamlari bilinmeden kelime anlamlariyla veya motomot cevirilerle yanlis anlasilmaya musait olmalari. Ornegin erkeklerin, erkeklik imajlarini korumak icin kendilerine zarar verici davranislarda bulunmasina toksik maskulenite deniyor ancak terime asina olmayan insanlar bu kavramdan erkekligin kendisinin zehirli bir sey oldugunun soyledigi algisina kapilabiliyorlar. + \item Adını koymadığımız şeyle mücadele edemeyiz + \item Kavramlardan oluşan bir alet çantamız var + \end{itemize} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: Ayrıcalık (privilege)} + \begin{itemize} + \item Sosyal ve kültürel güç ilişkileriyle ve sosyal eşitsizlikle ilişkili olarak ortaya çıkan ayrıcalıklar. + % Ayrıcalığı birinin diğerinden farklı olarak sahip olduğu avantaj olarak tanımlayabiliriz. Sosyal ayrıcalıklar genellikle sosyal ve kültürel güç ilişkileriyle şekillenirler ve sosyal eşitsizliğin bir yansıması olarak, yaş, engellilik durumu, etnik köken, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim gibi faktörlere bağlıdırlar. + \item Ayrıcalıklar, bir yapı taşı + % Bu konuşmada varmaya çalıştığımız nokta, alet çantamızdaki aletleri tanıtıp bunları ayrımcılığa dair konuları değerlendirirken kullanmak. Bu anlayışı geliştirmek için "Ayrıcalık" çantamızda olmazsa olmaz temel bir yapı taşı, tornavidamız gibi düşünebiliriz :) Çünkü ayrıcalıkların var olduğunu anlamak, sosyal dinamikleri değerlendirirken güç ilişkilerini de hesaba katmamızı sağlar. İlk bakışta farkına varılamyan ayrımcılığı fark edebilmek için ayrıcalıkların var olduğunu bilmek iyi bir başlangıç noktası. Bu yapı taşının bir diğer faydası ise, kendi ayrıcalıklarımızın farkında olmak. Mesela ben Türkiye'de yaşayan sis bir kadın olarak bir trans kadına göre ayrıcalıklıyım. Bu benim hayatımda bir zorluk olmadığı anlamına gelmiyor. Yalnızca dahil olduğum gruptan ötürü bana öntanımlı olarak yüklenen zorlukların trans kadınların yaşadıklarından daha az olduğu anlamına geliyor. Veya bir kürt kadına göre daha ayrıcalıklı bir konumdayım. Bu ayrıcalığımın farkında olmak, insanların yaşadıklarını iddia ettikleri zorlukları sırf kendi başıma gelmiyor diye yok saymamı, görmezden gelmemi önlemesi. Böylelikle de olaylara dışarıdan yüzeysel yorumlar getirmek yerine öznelere kulak verebilmemi sağlaması. Bunun anlamı benim elde ettiğim her şeyin bana altın tepside sunulduğu değil elbette. Herkes bazı zorluklar yaşıyor, bazılarımız dahil oldukları gruplar dolayısıyla ekstra zorluklar yaşıyorlar. Bu konunun anlaşılmasının önemli olduğunu düşündüğüm için iki metaforla açıklamaya çalışacağım. + \item Tarihçesi, Peggy McIntosh, "invisible package of unearned assets" + % Ayrıcalık teriminin tarihi 1930'larda yazılmış olan Beyaz Amerikalıların ellerinde tuttuğu "wages of whiteness" (beyazlığın karşılığı) olarak adlandırılan iyi okullara giriş, kamu hizmetlerine erişim gibi ayrıcalıklardan bahseden bir kitaba dayanıyor. Kavramın terimleştirilmesi ise ırkçılık karşıtı ve feminist aktivist Peggy McIntosh'un 1988'de "White privilege and Male privilege" adlı çalışmasına dayanıyor. Burada Peggy "invisible package of unearned assets" yani kazanılmamış varlıklardan oluşan görünmez bir paket olarak ayrıcalığın tanımı yapılıyor. Ben bu tanımı oldukça yerinde buluyorum. + \item Metafor #1: Oyunlardaki farklı zorluk seviyeleri + %Aslında bu, John Scalzi'nin (Scalzi, kitaplari Turkce'ye de cevrilmis bir bilim kurgu yazari) ayrıcalık kelimesini kullanmadan ayrıcalığı anlatma girişimiyle yazdığı bir blog yazısından alıntı. Ayrıcalık kelimesini kullanmak istememesinin sebebi ise bu kelimenin insanları hızlıca tetiklemesi ve kendilerinin ayrıcalıklarını kabul etmeme eğiliminde olmaları. Konunun kavramsallaşmasının öncülerinden biri olan Peggy McIntosh pekçok kimsenin ayrıcalıklarını reddetme eğiliminde olduğundan, etkilerini azımsamaya çalıştıklarından ve sahip olduklarını kazanılmış varlıklar olarak değerlendirdiklerinden bahsediyor. Bu direnci kırmak için John Scalzi'nin iyi bir örneği var. Ayrıcalıkları oyunlardaki zorluk seviyelerine benzetiyor. Oyunu kolay modda oynadığınızda yine etrafta size saldıran düşmanlar var ancak onlardan görece kolay bir şekilde kurtulabiliyorsunuz. Öte yandan zor modda oynadığınızda düşmanların gelme sıklığı arttığı gibi, genelde daha da güçlü olurlar ve uzun sürede yenilirler. Ancak hiçbir modda hedef size altın tepside sunulmaz. Türkiye'de yaşayan kişiler olarak hiçbirimizin o kadar ayrıcalıklı hissetmediğini anlayabiliyorum. Türkiye, oyun haritasının en konforlu yerlerinden değil belli ki. Ekonomik, sosyal, kültürel durumları göz önüne alırsak muhtemelen çoğumuzun hayatı çok zor geçiyor. Ama şunu kabul etmeliyiz ki bazılarımızın hayatında bu zorluklara ek olarak başka zorluklar da var. Ve bunlar münferit tecrübelerden ziyade, ait oldukları gruptan dolayı başlarına gelen sistematik ayrımclığın sonucu. + \item "Ayrıcalığa alışmış olana eşitlik zulüm gelir." + %Ne yazık ki bu durum genellikle böyle ilerlese de, ayrıcalıklaırmızla yüzleşmek eşitliğin ilk adımı. + + \footnotetext[1]{McIntosh, Peggy (4 July 2019), "White Privilege: Unpacking the Invisible Knapsack (1989)} + \footnotetext[2]{Scalzi game metaphor, https://whatever.scalzi.com/2012/05/15/straight-white-male-the-lowest-difficulty-setting-there-is/} + \end{itemize} +\end{frame} + +%uğurcan +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: Meritokrasi} + \begin{itemize} + \item Özgür yazılım alanlarında çok iş yapanın çok söz söyleyebildiğini düşünüyor olabilirsiniz + % Meritokrasi en temel anlamiyla gucun, spesifik bir sosyal sinifa bagli olmaksizin o gorevi yerine en uygun, en becerikli kisilerin elinde toplandigi yonetim bicimi anlamina geliyor. Meritokrasi ulkeler capinda kullanilmamasina ragmen, ozellikle yazilim camiasinda epey populer bir fikir. O kadar ki acik kaynak hareketi bunu temel degerleri altinda listelemis. + + % https://opensource.com/open-source-way + \item Meritokrasi neden göründüğü kadar kusursuz değil + % Meritokrasi ilk duyunca kulaga cok hos gelse de aslinda arka planinda pek cok sorunu barindiriyor. Bunun belki de en buyuk olani objektiflik gereksinimi, cunku meritokrasinin duzgun isleyebilmesi icin o is icin gereken meritlerin neler oldugunun ve kisilerin performanslarinin bu meritleri ne kadar karsiladiginin objektif bir sekilde degerlendirilebilmesini gerektiriyor. Ama insanlar hakkinda bu tarz objektif degerlendirmeler yapmak onyargilarla ve ayrimcilikla dolu gunumuz toplumunda ne yazik ki mumkun degil. Bu toplumda yasayan hicbirimiz bu durumdan muaf degiliz ve belki de en tehlikeli durum kendimizi bu onyargilarinin uzerinde gormek. Arastirmalar gosteriyor ki kendilerinin objektif oldugunu dusunen insanlar aslinda onyargilarindan en cok etkilenen insanlar oluyorlar. Cornell ve Bernard'in 2010 yilinda yaptigi bir calismada yoneticilerden 3 tane calisani (ayni performansta bir kadin, bir erkek ve daha dusuk performansta bir kadin veya erkek) degendirlendirmesi ve buna gore ise alma, prim verme, terfi, isten cikarma gibi kararlar vermelerini istemisler. Ancak en buyuk ayrimcilik bilim insanlari yoneticilerden kararlari merit bazli yapmalari istendiginde yasanmis. + + % https://dspace.mit.edu/handle/1721.1/65884#files-area + % Daha yazilim ozelinde konusmak gerekirse de elimizde yazilimci performansini olcmeye yarayabilecek objectif metrikler yok, boyle metriklerin yoklugunda bu degerlendirmeler insanlarin algilarina gore yapiliyor anlamina gelecektir. Django'nun ana gelistiricilerinden Jacob Kaplan-Moss bu konuya PyCon 2015'deki keynote'unda soyle deginiyor. Biz alanimizin mantik ve analitik temelli oldugunu dusunuyoruz ama programlama becerisini olcmenin de sistematik bir yolu yok, insanlar genelde ellerinde yeterli veri olmadigi durumlar icin hikayelestirme yoluna gideriz. Bu hikayelerde cogunlukla durumu tamamiyle kavramaktan oldukca uzak olur. Genelde herhangi bir beceri icin bunun insanlar arasinda can egrisi seklinde dagilmasini bekleriz. Ancak soz konusu yazilim olunca bu eksen muhtesem, super, rockstar, ninja vs. yazilimcilarla beceriksiz,ise yaramaz yazilimcilar seklinde ayriliyor gibi. Bu durum hem merit olcum surecini saptiracagi gibi hem de yazilimin ozel yetenek gerektiren bir sey oldugu algisini yaratiyor ve bunun baska yan etkileri de var. + + % https://www.youtube.com/watch?v=hIJdFxYlEKE + \item Ayrıcalıklar neden hala devrede, meritokrasi teoride mükemmel olabilir + % Merit'lerin objektif olarak degerlendirilmesinin zorlugundan bahsettim, bunda dikkat cekmek istedigim baska bir nokta da eger Neslihan'in guzelce anlattigi toplumsal guc iliskilerini anlamak icin olmazsa olmaz ayricalik kavramini atlar ve herkes esit sartlarda degerlendiriliyormus gibi davranirsak meritokraside yukselecek insanlarin cok buyuk cogunlugu ayricalikli kesimler arasindan cikmis olacaklar. Bir benzetmeyle anlatmak gerekirsek ortada bir 100m yarisi var ama bazi insanlar engelli bir parkurda kosuyor hatta insanlar icine dogdugu sartlar sebebiyle yarisa farkli noktalardan basliyorlar. Bunun adil bir yaris oldugunu soyleyemecegimiz ortada. + \item genel merit kimin meriti? + % Peki yazilimci yetenegini ve performansini olcmeye yonelik araclarimiz yetersiz demisken insanlarin degerlendirilecegi meritler nasil belirleniyor ? Ozgur yazilim topluluklari genel olarak yatay orgutlenme yoluyla isliyor ve bu hususta da yatay orgutlenmede ortaya cikan ustu kapali guc iliskilerine tabiiler. Genelde de meritler bu iliskililerinde gucu elinde bulunduran insanlarin lehine belirleniyorlar. Yale'den Uhlmann ve Cohen'in yaptigi bir calismaya gore eger bir yere mudur alinacaksa ve bu mudurun secilecegi meritler onceden belirlenmemisse alimi yapacak insanlar ise almak istedikleri kisilere gore bu meritleri sonradan gerekce olarak kullanildiklari gorulmus. Ornegin ay is icin insan iliskileri kuvvetli bir erkek ve daha iyi egitimli bir kadin mucadele ediyorsa is icin en onemli merit'in insan iliskileri, eger cinsiyetler yer degistirirse bu sefer de en onemli merit'in iyi egitim oldugunu iddia ettikleri gorulmus. + % http://www.socialjudgments.com/docs/Uhlmann%20and%20Cohen%202005.pdf + \item meritleri ölçerken eşit davranıyoruz ama üretirken bazılarımız daha ayrıcalıklı + % ? + \cite{meritokrasi kaynağını} + \end{itemize} +\end{frame} + +%neslihan +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: Linç kültürü (Cancel culture)} + \begin{itemize} + \item Ayrıcalıkların kötüye kullanımının önünde bir engel yok. Bunu önleme çabası İptal/Linç kültürü olarak yaftalanıyor olabilir mi? + % Topluluklardaki ayrıcalıkları dengeleyecek politikalar oluşturmadığımız sürece dengesiz/eşitsiz güç ilişkileri birilerince piminin çekilmesini bekleyen saatli bombalar olarak topluluklarımızın orta yerinde dururlar. Kişiler sorgulanamaz, eleştirilemez, konumlarını kaybedemez olduklarını, yani ne yaparlarsa yapsınlar başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini düşünürse topluluktaki güçlerini başkaları üstünde kullanmamaları için bir sebep de kalmamış olur. Cancel culture, linç kültürü, iptal kültürü gibi farklı adlandırmaları olan kavram; ayrıcalıklarını kötüye kullanan insanların (genelde de ünlü kimselerin) toplumdan dışlanması, üretimlerinin boykot edilmesi, saygınlıklarını yitirmeleri, ödüllendirilmelerinin önlenmesi uygulamasıdır. Sosyal medyanın çarpan etkisi göz önünde bulundurulduğunda bu cezalandırma yönteminin sorgulanabilir, eleştirilebilir bazı örneklerinin olabileceğini kabul etmek gerekir. Öte yandan bu yaklaşıma getirilen eleştirilerde bunun örgütlü bir tepkiden, dayanışmadan tam olarak nerede ayrıştığı belli ki değil. Dolayısıyla bir eylem bu iptal kültürüdür denilerek aşağılandığında genellikle orada haksız bir şeyler mi oluyor yoksa sadece dayanışmalarından başka ellerinde bir şey olmayan bir grup insan tepkilerini mi yükseltiyor bilmek için daha detaylı bakmak gerekiyor. Benim kişisel olarak rastladığım örneklerin ezici çoğunluğunda kişilerin sözde iptal edilmeleri için kendi yaptıkları (kimsenin onlara zorla yaptırmadığı ve sorumlu oldukları) eylemleri mevcuttu ve ödül almamak, işlerinin boykot edilmesi ve saygınlıklarını yitirmek; kendi eylemlerine kıyasla hiç de orantısız bir tepki değildi. + \item İptal kültürü bir komplo teorisi mi, ayrıcalıklı kişilerin kalkanı mı? Aslında öyle bir şey var mı? + % Otonom sosyal medya topluluklarının orantısız tepkiler verebilmesi elbette ki mümkün ancak bundan çok daha sıklıkla gördüğümüz şey örgütlü veya kolektif bir tepkinin (bazen bu sadece bir eleştiri dahi olsa) linç kültürü denilerek canavarlaştırılması ve ayrıcalıklı ve sorgulanamaz pozisyonlarını kaybetmek istemeyen kişilerce bir kalkan olarak kullanılması. Bu bağlamda iptal kültürünün gerçek olmadığını veya sonuç kültürü olarak yeniden adlandırılması gerektiğini savunan bir görüş de var. Zaten ayrıcalıksız bir konumdaki insanların uğradıkları adaletsizlik karşısında seslerini çıkarmak için dayanışmadan başka bir şeyleri var mı? Bazılarının iptal kültürü dedikleri şey aslında yaptıklarının sonuçlarını çekmek istemeyişleri olabilir mi? Benim kişisel gözlemim bunun çoğu durumda böyle olduğu. Ayrıca ççok sevdiğim bu hesabı da sizinle paylaşmak istedim, politik olarak her zaman doğru pozisyon alan biri Haziran. Tweeti kullanmama izin verdiği için de teşekkür ederim :) + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=8cm]{haziraniniz.png} + \caption{Tweeti kullanmama izin verdiğin için teşekürler Haziran <3} + \end{figure} + \end{itemize} + % https://eev.ee/blog/2016/07/22/on-a-technicality/ , ifade özgürlüğünün istismarı, nefret söylemi de istismar edilebilir. filistin savunan her ifadeyi antisemitizm olarak yaftalamak +\end{frame} + +%Nesli +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: MeToo} + \begin{itemize} + \item Bir sonuç kültürü vakası: MeToo + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=10cm]{AlyssaMilano.png} + \caption{How #MeToo hastag started} + \end{figure} + % İptal kültürü denilerek eleştirilen yakın tarihteki olaylardan biri de MeToo hareketi. "İptal kültürü kötü bir şey değil miydi, ama MeToo iyi bir şeydi nasıl olur?" dediğinizi duyar gibiyim. MeToo cinsel taciz ve sladırı vakalarına karşı ortaya çıkan bir sosyal adalet hareketi. Öncelikle hareketin tarihçesinden bahsedelim biraz. Holywood film yapımcısı Harvey Weinstein'e yöneltilen çok sayıda cinsel suçun ardından hareketin, 2017'de sosyal medyada #MeToo hastaginin viral olmasıyla başladığı kabul ediliyor. Merak edenler için Harvey Weinstein 2018'de tecavüzden hüküm giydi, ABD yasalarında bu işlerin nasıl olduğunu bilmesem de 23 yıl hapis cezası var gibi görünüyor. Harvey Weinstein suçlamalarının ardından Amerikan oyuncu Alyssa Milano'nun "tacize uğrayan her kadın ben de deseydi olayın büyüklüğünü anlardınız" şeklinde yaptığı çağrıyla #MeToo hastagi dünya çapında kadınların cinsel taciz ve saldırı vakalarını duyurdukları bir akıma dönüştü. Alyssa'nın öngördüğü gibi olayın boyutu tam olarak anlaşıldı mı emin değilim ancak feminist hareket içerisinde çok önemli bir mihenk taşı oldu MeToo. Aynı yıl Merriam-Webster sözlüğünün en çok aratılan kelimesi feminizm oldu. Ancak cinsel saldırı mağdurunun bunu dile getirebilmesini ve suçun açığa çıkmasını "bazı erkeklerin kazara itibarının zedelenmesi" ihtimalinden daha az önemli gören bir kesim bu eylemlilik yöntemini eleştirmekte gecikmedi. + + % İdeal bir dünyada ifşa kültürü uygulanmazdı çünkü ideal bir dünyada ifşa kültürünün uygulanması gerekmezdi. Bu eleştiriler yapılırken failin itibarını önceliklendiren taraflı bakış açısı mağdurlar için başvurabilecekleri bir yol önermiyor. Önerenlerin de söyledikleri polise gitseydin mahkemeye çıksaydın gibi, aslında hiçbir işe yaramayan çözümler sunmakta ileri gitmiyor. Failler de bu yöntemlere, mahkemelerin işe yaramayacağına (yolda bana pandik atılmasının mahkemede öne sunabileceğim bir kanıtı olamaz siz de kabul edersiniz ki), cezasızlığa, toplumdan da dışlanmayacaklarına güvenerek yapıyorlar. Bu eleştirilerde öne sürülen en önemli argüman yanlış suçlamaların yapılabileceği. ABD verilerine cinsel saldırı vakalarının yalnızca %35'i polise bildiriliyor. Yani bildiğimizden çok daha fazla vaka var. Ve yine ABD verilerine göre tecavüz ve cinsel saldırı suçlamalarının yalnızca %2-10 aralığında bir kısmı yanlış suçlama. Ancak sorunlu medya temsili bu çok az sayıdaki yanlış suçlamayı öne çıkararak algı manipülasyonuna başvuruyor. Ve aslında ifşa kültürüne karşı bir straw man (korkuluk) safsatası üretilmiş oluyor. Ayrıca bir cinsel taciz vakasını duyurma süreci mağdur için de beraberinde pek çok ithamı, özel hayata dair detayların ortalığa saçılmasını, işini kaybetmeyi, uzun yıllar bu davayla anılmayı ve yalancılıkla suçlanmayı getiriyor. Bunlar %65 oranda cinsel suçun örtülü kalmasına yol açıyor. Asıl endişelenilmesi gereken, kanlı canlı karşımızda duran, uydurma bir korkuluk olmayan istatistik bu. + + \footnotetext[1]{Harvey Weinstein https://www.washingtonpost.com/lifestyle/harvey-weinstein-sentence-trial-sexual-assault/2020/03/11/398f2cf6-630b-11ea-acca-80c22bbee96f_story.html} + \footnotetext[2]{Merriam Webster https://www.merriam-webster.com/words-at-play/woty2017-top-looked-up-words-feminism} + \footnotetext[3]{False accusations https://www.bbc.com/news/world-us-canada-45565684} + \end{itemize} +\end{frame} + +%Nesli +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: Politik doğruculuk, nefret söylemi, ifade özgürlüğü} + \begin{itemize} + \item İptal kültürüne getirilen bir diğer eleştiriyse ifade özgürlüğü argümanı + % İptal kültürüne getirilen bir diğer eleştiri ise ifade özgürlüğü kartı. Öncelikle bu eleştiriye doğrudan getirilen karşılık iptal kültürü olarak adlandırılan tepkilerin de ifade özgürlüğüne dahil olduğudur. Diyelim ki liberal anlamda bir ifade özgürlüğü tanımı yapıyoruz, bir grup insanın nefret söylemine verilen tepki ifadesinin söylenmemesi gerektiğini öne sürmesi de aynı liberal ifade özgürlüğüne aykırı oluyor. + + %İfade özgürlüğü eylemlerden ziyade ifadelere odaklandığı için daha alt bir başlık olan Politik Doğruculuk ve nefret söylemi gibi kavramlardan da bahsetmek gerekiyor bu noktada. Nefret söylemi kişilere dahil oldukları grup sebebiyle yöneltilen düşmanca ifadelerdir (genellikle ırk, cinsiyet, kültür vb sebeple). Bu şekilde ifadelerden kaçınma haline; bir diğer ifadeyle söylem, davranış ve tavırların varolan ayrımcılığı derinleştirmeme çabasına da politik doğruculuk diyoruz. Liberal ifade özgürlüğü savunusu insanların ifadelerinden ötürü iptal edilme korkusu yaşamasını veya politik doğrucu olmaya zorlanmalarını ifade özgürlüğüne bir saldırı olarak değerlendirir. İfade özgürlüğünü sağlamak çoğu durumda mevcut erk için zaten bir sorun değildir. İfade özgürlüğünü korumakla sağlanmak istenen şey dezavantajlı olan kesimlerin veya azınlıkların da sözlerini söyleyebilmesini garanti altına almaktır. Böyle bir hedefi olan bir özgürlüğü dezavantajlı gruplara karşı nefret söylemini meşrulaştırmaya alet etmek, adeta ifade özgürlüğünün sömürülmesi bana göre. Bu durumda bir kimse "Nefret söyleminin önlenmesi de suistimal edilebilir" argümanını öne sürebilir, bu doğru yapılabilir. Mesela güncel bir örneğini Filistini savunan ve aslında antisemitizm içermeyen her ifadenin antisemitizm denilerek savuşturulmaya çalışılması sırasında gördük. Hem nefret söylemi hem de ifade özgürlüğü tarihseliklerinden ve amaçlarından sıyrılıp indirgenirlerse herkesin görüşüne alet edilebilecek kavramlar. Bu yüzden bu sosyal sözleşmeleri etrafından dolanıp kendi çıkarımıza uyduracağımız hukuki metinler olarak değil, amaçları ve tarihselliği olan, varmak istedikleri bir nokta olan konseptler olarak ele almak gerektiğini düşünüyorum. Sunumun altında göreceğiniz linkte buna benzer bir uyanıklık ve etrafından dolanma girişimi göreceksiniz. Konu bir toplulukta kurallara aykırı olarak uyarılara rağmen spam içerik gönderilmesi, sonra spamcı kişinin bu içeriğin gönderilmesinin teknik olarak otomatik olduğunu (zamanlamış veya öyle bir şey) yani teker teker kasıtlı olarak gönderilmediği gibi absürt bir bahaneyle, topluluktan uzaklaştırılmasının etrafından dolanmaya çalıştığı bir olaydan bahsediyor. + + % Sanırım bu liberal özgürlükçülere katılacağım tek nokta devletin bu dinamiklerden uzak durması gerektiği. Topluluklarsa duymak, alan açmak, destek olmak istedikleri ifadeleri belirlemekte pekala özgürler. Bu nedenle kendi alanlarımızı politik doğrucu inşa etmekte hiçbir beis görmüyorum. Örneğin nefret söyleminde bulunan bir kimseyi topluluğunuzdan uzaklaştırdığınızda aslında bu söylemden dolayı topluluğunuzun dışında kalacak bir kimseyi toplulukta tutmuş veya katılabilmesine alan açmış oluyorsunuz. Bu iki kişi arasındaki fark nefret söyleminde bulunan kişinin kendi karar verdiği ve yaptığı bir davranışın karşılığını almasıyken, diğer kişinin (eğer dışlansaydı) hiçbir tercihi ve suçu olmaksızın topluluktan dışlanacak olması. + \begin{figure}[hbt!] + \centering + \includegraphics[height=9.5cm]{hateSpeech.png} + \caption{https://xkcd.com/1357/} + \end{figure} + \end{itemize} + \footnotetext[1]{https://eev.ee/blog/2016/07/22/on-a-technicality/#stop-me-if-youve-heard-this-one} + +\end{frame} + + +%Uğurcan +\begin{frame}[t]{Gücün kötüye kullanımının özgür yazılım topluluğundaki bazı örnekleri:} + \begin{itemize} + \item Eich + % Bu ornekten once ABD siyasi sistemine dair bir aciklama yapmam gerekiyor. ABD'de belli eyaletlerde vatandaslar belli bir sayida imza toplamak suretiyle yasa tasarisi onerileri yapabiliyorlar. Bu oneriler (proposition) bir sonraki secimlerde pusulalara ekleniyor ve evet veya hayir seklinde oylaniyorlar. Evet oyu alan tasarilar yasalasiyorlar. Javascript'in yaraticisi ve Mozilla'nin kurucularindan olan Brandon Eich bir suredir sirketin CTO'su olarak gorev yapiyordu. 2014'te yeni CEO olarak atandiktan sonra, Mozilla'nin bulundugu California'da escinsellerin evlenmesini yasaklayacak Propositon 8 (2008'te evet oylanip, 2013'te mahkeme tarafindan iptal edilmis. Escinsel evlenebilmesinin ulusal duzeyde hak kabul edildigi 2015'ten once)'e binlerce dolar bagis yaptigi ortaya cikinca, agir tepkilere maruz kaldi ve tepkileri yatistirmayi beceremeyince istifa etti. Tarih olarak cancel culture'den onceye gitse de benim bulabildigim topluluklarimizda yasanmis buyuk vakalardan bir tanesi. Eich'in eylemlerinin ayrimci ve homofobik olduguna suphe yok. Vurgulamak istedigim bir nokta da bu olayla ilgili insanlarin goruslerini okurken tam bir fikir birligi olmadigiydi. Bu goruslerden belli ornekler verecegim, "Boyle bir olay ciktiginda tepkileri yumusatip insanlari teskin etmek bir yoneticinin, liderin temel gorevlerinden biri bunu beceremeyen biri bu konuma uygun olmayabilir", "bu olay ayyuka ciktigindan beri cok vurdumduymaz davrandi belki biraz daha empati yapsaydi istifa etmesine gerek kalmazdi" gibi nispeten notr yorumlardan "Mozilla siradan bir sirket degil, ozgur yazilim felsefesini belki de tamamen uygulayan az sayida sirketten biri ve belli degerleri temsil ediyor, bu yuzden sirketin yuzu olacak CEO'nun fiilen belli kesimlere ayrimcilik yapan birisi olmasi kabul edilemez.", "Beni esit insan kabul etmeyen biriyle nasil birlikte calisabilirim" gibi Eich'i kinayan goruslere ve "Mozilla'nin LGBT dostu bir kulturu ve politikalari var Eich'in CEO olmasi bunu degistirmiyecek", "Homofobik goruslerinden rahatsiz olsam da kurum icerisinde ayrimcilik yaptigina sahit olmuslugum yok ozgur bir web icin kendisiyle calisabilirim" diyen destek mesaji olmasa bile istifasina gerek gormeyen goruslerde (Ayricaliklara dikkat etmek icin bu goruslerin LGBT bireylerden gelmesine dikkat ettim) vardi. + \item Stallman + % + % Eminim ozgur yazilima asina olanlarimiz icin en sahsi olaylardan biri buydu. En azindan Stallman'in yazdigi cogu seyi okumus, 2-3 defa konusmalarina gitmis bir ozgur yazilim destekcisi olarak benim icin oyleydi. Itiraf etmek gerekirse Stallman'in kadinlara yonelik problematik tavirlarinin oldugunun farkindaydim , ama ayricalikli bir erkek olarak ozellikle duydugum baska hikayelere kiyasla o kadar da buyuk bir problem olmadigini dusundum. Aklimin bir kosesinde umarim daha beter bir sey yapmadan emekli olur diye bir dusunce yok degildi. Ne yazik ki yapti. Yakin arkadasi Minksy'nin Epstein magdurlarindan birine tecavuz ettigi ortaya cikinca onu MIT mail listelerinde savundugu ortaya cikti. Bu medyaya yansitilinca Stallman yogun tepkilere maruz kaldi ve ardindan FSF'deki pozisyonundan istifa etti. Bunu RMS'e medya tarafindan atilan bir iftirayla insanlarin gaza gelmesine baglayanlar var ancak ozgur yazilimin GNOME, X.org, Mozilla, Creative Commons, Tor gibi onemli projelerinin RMS'i istifaya cagiran bildiriyi bu tarz bir aceleyle imzaladiklarini dusunemiyorum. Bunun uzerine insanlar RMS'in internet sitesinde yayinlidigi gorusleri desmeye, FSF ve MIT icerisinden kendisiyle tecrubelerini anlattilari ifsalar ortaya cikti. Benim sandigimin cok daha otesinde etrafindaki kadinlari icin bir kirik basamak vakasi oldugunu ogrendim. Bir kadin ogrenci RMS kendisine asilirsa vim kullaniyorum de diye tembihlendigini soyledi, bana komik gelse de ogrencilere asilma huyu oldugu anlamina gelmesinden dolayi epey elim. FSF icerisindeki tavirlarindan dolayi FSF calisanlarinin sendikalasma yoluna gittigini ogrendigim de her ne kadar calisanlarina kotu davranan solcu yonetici alisilmadik bir sey olmasa da uzuldum. Sahsen buradan cikardigim sonuc ayricalikli insanlar olarak ne kadar sevip, saygi duydugumuz insanlar da olsalar, ayrimci davranislarini ya o kadar da onemli degil diye goz ardi etmenin oldukca tehlikeli bir hareket oldugu. Keza bu gibi davranislardan kimin nasil zarar gorebilecegini uzun vadede kestirmek mumkun olmuyor. + + % https://rms-open-letter.github.io/ + + % + % Zaman olursa eklenecekler, tokezleyen erkek miti, LibrePlanette oldu bittiye getirilip YK'ya geri alinmasi + \item Applebaum + % + % Az once bahsettigim iki olay daha ziyade liderlerin soylemleriyle topluluklarinin guvenini kaybetmesi ile ilgiliyken bu olaydaki kisinin eylemleri kat be kat daha kotu ve olayin kendisi cok daha siyah beyaz. Tor projesinin sevilen yuzu Jacob Applebaum'un (ki kendisi 2014'te benim de icinde bulundugum Alternatif Bilisim Dernegi'nin duzenledigi Internet Ungovernance Forum'da acilis konusmalarindan birini yapmisti) pek cok kadina cinsel saldiri ve tecavuzde bulundugu ortaya cikti. Cok uzulerek soylemem gerekiyor gunumuzde erkeklerin sanki onlar kendi hayatlari, hayalleri, istekleri olan insanlar degillermiscesine kadinlarin bedenlerini kendilerine hak gormesi cok yaygin bir olgu. San, sohretin getirdigi genel kendine bir seyleri hak gorme durumuyla birlesince daha kotu bir hale getirdigini gorebiliyoruz. Ne yazik ki unlu insanlarin ellerindeki gucu bu sekilde istismar etmesi oldukca yaygin. Ama ben burada topluluklarimizdan gelen tepkilere bir parantez acmak istiyorum. Oncelikle standart tepkilerden biri olan polise gitsenize niye burada ifsa ediyorsunuz. Bunun cok net sebebi var. Hukuk sistemi genelde tecavuz magdurlarini ciddiye almiyor, tecavuzculerin sadece %2'si ceza aliyor. ABD'de magdurlardan toplanan DNA orneklerinin senelerce test edilmeden bekledigini gosteren calismalar var. Hukuk sisteminin bu hususta kamuoyu baskisi olmadan eyleme gecmedigini dusunulce niye ifsa edildigi cok acik. Ama normal ozellikle normalde devlet otoritesine zerre guvenmeyen privacy toplulugunun isine gelince devlet otoritesini cozum gostermesini ironik buluyorum. Bir baska tepki de NSA bayram ediyordur simdi gibi bu olay dusmanlarimiza yariyor kol kirilir yen icinde kalir vari tepkiler. Ben de dusman olarak gordugum kesimler kendi baslarina is actiginda mutlu seviniyorum. Hatta bunun icin Almanca bir kelime de var. Ama NSA ajanlari Applebaum'un kafasina silah dayayip zorla tecavuz ettirtmediler ya. Elindeki gucu baska insanlara agir zararlar verecek bir sekilde istismar etmeyi tercih ve eylemlerinin sonuclarina katlanmali. + \end{itemize} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Alet çantamızı açalım: SJW, Duyarcı, Duyar kasmak, Anti SJW} + \begin{itemize} + \item SJW kavramı nasıl bir hakaret oldu? Anti-SJW argümanları neler? Sen iyilik yaparak bana kötü biri mi demek istiyorsun? + % SJW 2011'lerde twitterde olumlu bir anlamı olan, toplumsal adalet savaşçısı anlamına gelen bir ifadeyken zaman içerisinde "bu kişilerin aslında ikna olmadıkları, inanmadıkları görüşleri sosyal olarak onaylanmak için savunan" kişiler olduğu görüşü yükseldi ve SJW bir hakaret olarak kullanılmaya başlandı. Hayatını SJW'lerin gerçekten ikna olmadıkları birtakım şeyleri savunduklarını ispatlamaya adamış grup da anti-SJW olarak tanımlanıyor. Duyar kasmak sanırım SJW için en yakın türkçe kullanım olabilir. İki kelime de alt metinlerinde bu kişileirn samimiyetsiz oldukları ve sosyal onaylanma için bunu yaptıkları anlamını taşıyor. Bunun arkasında sen iyilik yaparak bana kötü biri mi demeye çalışıyorsun gocunması yatıyor, halbuki buna tepki vermeye harcanan enerji pekala daha iyi biri olmaya da harcanabilir. + \item Peki, duyar kasmak neden kötü bir şey? + % Bunu gerçekten hiç düşündünüz mü bilmiyorum, bu soruyu burada gündeme getirip bir kısa arkaplanda düşünmenizi istiyorum, duyar kasman neden kötü bir şey? + \item Diyelim ki kötü, duyar kasma duyarı kasmak recursive değil mi? + \item Herkes duyar kassa dünya nasıl bir yer olurdu? + % Sunumun bu noktasında biraz hayal kuralım istiyorum, herkesin duyar kastığı bir dünya düşünelim insanlar diyelim ki samimi değiller ve iyilik yarışındalar, bu neden kötü, "fake it till you make it". Mesela yolda yürüyorsunuz ve biri duyar kasmak için eğilmiş bir köpeğe mama veriyor, başını seviyor. Bir diğeri gelip neden ötekine de vermedin diyerek sataşıp ötekine de veriyor. Gerçekten hayatımda daha karanlık bir distopya duymamıştım :) + + % Ha öte yandan, duyarlı insanların var olduklarını ve bunu yaparken samimi olduklarını, bundan bir kazanım elde etmedikleri gibi pekçok şeyi de bu uğurda feda ettiklerini ben kendim biliyorum. Duyarsız insanların samimiyetsizce duyarlı numarası yaptığı, ve zaten bir işe yaramaya çabalayan insanların bu çabalarından dolayı suçlanmadığı günler diliyorum. Peki kim bu anti SJW'ler, şimdi Uğurcan tanıdık bir yüzden bahsedecek:) + \end{itemize} +\end{frame} + +%uğurcan +\begin{frame}[t]{Bir anti SJW örneği: ESR} + \begin{itemize} + \item kimdir nedir ne der + % Anti-SJW gorusler tasiyan insanlar suruyle olmasina karsin topluluklarimizda en yuksek profilli ornegi ESR olabilir diye dusunuyorum. Tanimayanlariniz icin Hacker kulturu ve acik kaynagin (kendisi RMS'in etik vaatlerindense, daha iyi yazilim uretmeye yogunlasmak gerektigi dusundugu icin ozellikle acik kaynak tarafinda yer aliyor) en basindan beri orada olan onemli figurlerinden birisi, Hacker kulturunun referans dokumanlarindan olan Jargon Files'in editorlugunu yaptigi gibi, acik kaynagin referans metinlerinden olan Katedral ve Pazar'in da yazaridir (EMO tarafindan Turkce basilmis olmasi lazim). Kendisi sag gorusleriyle biliniyor ve GNU/Linux belgeseli Revolution OS'i seyrettiyseniz. Kendisini soguk savastan kalma cringe seyler soylerken gorebilirsiniz. Buraya tasimamin sebebi de 2015'de "Why Hackers Must Eject the SJWs" adli bir komposizyon yazmasi. Yazida Ada Initiative gibi kadin orgutlerinin aslinda cinsel taciz suclamalariyla tuzak kurmak istemesi gibi ithamlar, Contiributor Covenant'a atilan taslarla birlikte, topluluklarimizin bekasi icin SJW goruslere sahip herkesi dislamaliyiz gibi ifadeler yer aliyordu. ESR'e yoneltilen elestirilleri okurken hem fikir oldugum bazi noktalari sizlerle paylasmak istiyorum. En temel elestirilerden biri ESR bir makbul hacker tanimi yapip buna uymayan insanlari ocak disi ilan etmeye calisarak yazilim kalitesinden cok kendi ideolojilerini/rahatlarini onplana alarak karsi durduklarini iddia ettikleri katedral modeline benzemeye basladiklari seklindeydi. SJW'leri yazilimi politize etmekle suclayip kendi islerine gelmeyence katki verecek insanlari politik sebeplerle uzaklastirmanin kendi degerlerinin ihlali olduguna da suphe yok. Burada daha diplomatik bir tepki gormek isterseniz. Dogrudan hedef alinan Contributor Covenant'in yazari Ehmke hanim'in "Why Hackers Must Welcome Social Justice Advocates" diye bir cevabi var. Burada acik kaynagin kendi ideallerini gerceklestirmekten henuz epey uzak olduklarini ve bu ideallerini gerceklestirmenin yolunun SJW diye goz ardi edilmeye calisilan insanlara kulak vermekten gececegini anlatiyor. + % https://web.archive.org/web/20170202105839/http://esr.ibiblio.org/?p=6918 + \end{itemize} +\end{frame} + +%nesli +\begin{frame}[t]{Aletler elimizde, peki şimdi ne yapmalı?} + \begin{itemize} + \item Pozitif Ayrımcılık + % Burada başta verdiğimiz oyunlardaki zorluk seviyesi örneğini hatırlatmak isterim. Pozitif ayrımcılık daha yüksek bir zorluk seviyesinde oyunu oynayan kişiye verilen ekstra can gibi düşünülebilir. Bu can diğer oyuncudan alınan bir hak değil, bir eşitlik hamlesidir. Talihsiz bir adlandırma ancak aslında ayrımcılık değil, sayı doğrusunun negatif tarafına doğru açılmış ayrımcılık makasını pozitif tarafa iterek kapatma girişimidir. + \item Bilinçli topluluk yönetimi + % Toplulukları yönetecek olan kişinin bu sunumda bahsi geçen kavramlardan haberdar olduğundan, olaylar karşısında ayrıcalıklı pozisyonları hesaba katarak karar alabileceğinden emin olmamız gerekiyor. Veya yaşadığınız bir rahatsızlığı ifade ederken yargılanmayacağınız, önyargılarla değerlendirilmeyeceğiniz bilinçli topluluk yönetimleri gerekiyor. Bu belki de bir yöneticinin işi yönetme becerisi kadar önemli bir beceri. + \item Kesişimsellik ve çeşitlilik + % Peki nereye varmak istiyoruz: varmak istediğimiz nokta kesişimsellik ve çeşitlilik. Özellikle özgür yazılım topluluklarında ayrımcılık gerek idollerin tavırlarıyla bunu desteklemesiyle gerekse topluluk politikalarının yetersizliğiyle tüm hızıyla sürmekte. Bu aletleri kullanarak bunların değiştiği topluluklar yaratmaksa mümkün ve bizim elimizde. Şimdi daha somut adımlardan bahsetmesi adına sözü uğurcana bırakıyorum. + \end{itemize} +\end{frame} + +%uğurcan +\begin{frame}[t]{Aletler elimizde, peki şimdi ne yapmalı?} + \begin{itemize} + \item Racon (Code of Conduct) + % Ozgur yazilim topluluklari adi uzerinde sosyal ortamlar ve yeterince insani bir araya koydugunuzda elbet bazi sorunlarin yasanmasi kacinilmaz oluyor. Ozgur yazilim topluluklari sadece internetle sinirli degil, eminim cogumuz konferanslari da cok seviyoruz insanlarin fiziksel olarak bir araya gelmesi de ayri bir boyut katiyor. Insanlar arasindaki sorunlarin nasil cozulecegi ise topluluklar icin hayati bir oneme sahip olabiliyor zira herhangi bir sorunu ele alis seklinizden rahatsiz olan uyeleriniz varsa bazen sessizce bazen de acik acik topluluktan ayrilabiliyorlar. Uygunsuz davranislarinin neler olabilecegi konusunda insanlar ayni fikirde olmuyorlar veya "sagduyu", "akliselim", "be excellent to each other" gibi muglak ifadeler kullanmissak da sorunlarin cozumunde cok faydali olmuyorlar. Ozellikle dezavantajli kesimleri ilgilendiren ayrimcilik, cinsel taciz vs. konularda topluluklarin bu olaylari cozumleme karnesi hic de parlak degil. Bu hususta getirilmis en kabul goren cozumlerden bir tanesi Code of Conduct metinleri, + \end{itemize} +\end{frame} + +\begin{frame}[t]{Kaynakca} + \begin{itemize} + \item https://git.oyd.org.tr/ugurcan/oc2021 + \end{itemize} +\end{frame} + +\end{document}