<p>&ldquo;Özgür yazılım&rdquo; ve &ldquo;açık kaynak&rdquo; terimleri neredeyse aynı yazılımları tanımlamaktadır. Fakat sözkonusu yazılımlar hakkında bambaşka değerler üzerinden bambaşka şeyleri ifade etmektedirler. Özgür yazılım hareketi bilgisayar kullanıcılarının özgürlüğü için çalışır ve özünde özgürlük ve adalet hareketidir. Aksine, açık kaynak ise pratik faydalar üzerine yoğunlaşır ve değerler üzerine söz söylemez. Bu yüzden biz açık kaynak ile ortaklaşmıyor ve bu terimi kullanmıyoruz.</p>
<p>Bir yazılıma &ldquo;özgür&rdquo; dediğimizde, aslında o yazılımın kullanıcının; yazılımı çalıştırma, nasıl çalıştığını öğrenme ve değiştirme, değiştirilmiş veya değiştirilmemiş kopyalarını dağıtma gibi temel özgürlüklerine saygılı olduğunu ifade ederiz. Bu ücret değil bir özgürlük meselesidir. Bu yüzden yazılım özgürlüğünden bahsedildiğinde &ldquo;fikir özgürlüğünü&rdquo; koşullarında düşünmelisiniz.</p>
<p>Söz konusu özgürlükler hayati önemdedir. Sadece kullanıcıların bireysel koşulları için değil, bir bütün olarak toplumsal fayda için önemlidirler çünkü sosyal dayanışmayı desteklemekle paylaşımı ve imeceyi yaygınlaştırır. Bu özgürlükler kültürümüzün ve yaşamımızın giderek sayısallaştığı bir dünyada çok daha önemli olmaktadır. Sayısal sesler, görüntüler ve kelimeler dünyasında özgür yazılım artarak genel olarak özgürlük için elzem olmaktadır.</p>
<p>Dünya çapında yüz milyonlarca insan artık özgür yazılım kullanmakta. Hindistan'ın ve İspanya&rsquo;nın belirli bölgelerindeki devlet okulları artık öğrencilerine özgür GNU/Linux işletim sisteminin nasıl kullanılacağını öğretmekte. Buna rağmen çoğu kullanıcı bu sistemi ve özgür yazılım topluluğunu oluşturmamıza sebep olan ahlaki sebepleri bilmemekte çünkü bu günlerde bu sistem ve topluluk sıklıkla &ldquo;açık kaynak&rdquo; olarak söz konusu özgürlüklerden neredeyse hiç bahsetmeyen bir felsefenin adı ile anılmakta.</p>
<p>Özgür yazılım hareketi 1983&rsquo;ten beri bilgisayar kullanıcılarının özgürlüğü için çalışmalarda bulunmakta. 1984&rsquo;te özgür işletim sistemi GNU&rsquo;nun çalışmalarını başlattık ki; kullanıcıların özgürlüklerini tanımayan özgür olmayan işletim sistemlerini kullanmaktan kaçınabilelim. 1980&rsquo;ler boyunca işletim sisteminin çoğu temel parçasını geliştirdik ve yayınlamak için özellikle yazılımların kullanıcılarını özgürlüklerini koruyabilmesi için GNU Genel Kamu Lisansı (GNU GPL)&lsquo;i geliştirdik.</p>
<p>Özgür yazılımın tüm kullanıcıları ve geliştiricileri özgür yazılım hareketinin hedefleri ile ortaklaşmış değildi. 1998&rsquo;de özgür yazılım topluluğunun bir kısmı koparak &ldquo;açık kaynak&rdquo; ismi altında çalışmaya başladı. İfade aslen &ldquo;özgür yazılım&rdquo;(ingilizce free software- free bedava anlamına da gelmekte) ifadesindeki olası kavram karmaşasını atlatabilmek üzere önerilmişti fakat çok geçmeden özgür yazılım hareketinin felsefi görüşünden bir hayli farklı bir görüşün taraf ile ilişkilendi.</p>
<p>Açık kaynağın bazı destekçileri ifadeyi şirket yetkililerine yazılımın pratik faydalarını gösterip doğru ve yanlışlar üzerine duymak istemediklerini saklayarak hoşlarına gitmek üzere, özgür yazılım için bir &ldquo;pazarlama&rdquo; kampanyası olarak gördüler. Bazı diğer destekçiler ise dümdüz özgür yazılım hareketinin ahlaki ve sosyal değerlerini reddettiler. Görüşleri ne olursa olsun, &ldquo;açık kaynak&rdquo; için çalışırken kimse değerlere ne gönderme yaptı ne de savundu. &ldquo;Açık kaynak&rdquo; ifadesi hızla güçlü ve güvenilir yazılımlar geliştirmek gibi pratik faydalara ilişkin fikir ve iddialar ile ilişkilendi. Açık kaynağın çoğu destekçisi zamanla aynı çizgiye geldiler. &ldquo;Açık kaynak&rdquo; üzerine çoğu tartışma doğru ve yanlışa dikkat etmez, sadece yaygınlığa ve başarıya önem verir. Azınlıktaki bir grup açık kaynak destekçisi bu günlerde özgürlüğü mesele etmektedir fakat aksi görüşteki çoğunluğun içinde kaybolmaktadırlar.</p>
<p>İki görüşte neredeyse aynı tipte yazılımları tanımlamaktadır fakat onlar(açık kaynak) temel olarak farklı bir görüşün savunusunu yapmaktalar. Özgür yazılım hareketi için özgür yazılım bir ahlaki zorunluluktur ve kullanıcıların özgürlüğü için gereklidir. Aksine açık kaynağın felsefesi sorunu, yazılımı nasıl &ldquo;daha iyi&rdquo; yaparız yönüyle görmektedir. Bu bakımdan özgür olmayan yazılımları eldeki soruna yönelik yetersiz bir çözüm olarak tanımlamaktadırlar.</p>
<p>Özgür yazılım hareketi için ise özgür olmayan yazılımlar sosyal bir problemdir ve çözümü kullanmayı bırakmak ve özgür yazılımlara geçmektir.</p>
<p>&ldquo;Özgür yazılım&rdquo; ve &ldquo;açık kaynak&rdquo; eğer aynı (neredeyse) yazılımı ifade ediyorsa hangisini kullandığımız fark eder mi? Evet eder çünkü farklı kelimeler farklı fikirleri iletir. Özgür bir yazılım herhangi bir ad altında size aynı özgürlükleri veriyor olsa da özgürlüğü kalıcı olarak sağlamak için gerekli olan insanlara özgürlüğün değerini öğretmektir. Eğer bu yolda yardımcı olmak istiyorsanız özgür yazılımdan bahsetmek elzemdir.</p>
<p>Özgür yazılım hareketi olarak biz açık kaynağı düşman olarak görmüyoruz. Düşman mülk(özgür olmayan) yazılımlardır. Fakat insanların bizim özgürlükten yana durduğumuzu bilmesini istiyoruz ve yanlış şekilde açık kaynak destekçileri olarak anılmaya karşı çıkıyoruz. Bizim peşinde olduğumuz &ldquo;açık kaynak&rdquo; değil ve karşısında durduğumuz &ldquo;kapalı kaynak&rdquo; değildir. Altını çizmek için bu terimleri kullanmaktan kaçınıyoruz.</p>
<h2 id="özgür-yazılım-ile-açık-kaynak-arasındaki-pratik-farklılıklar">Özgür yazılım ile açık kaynak arasındaki pratik farklılıklar</h2>
<p>Pratikte açık kaynak, özgür yazılıma göre daha biraz daha gevşek bir duruş sergilemekte. Bildiğimiz kadarı ile yayınlanmış olan tüm özgür yazılım kodları açık kaynak tanımına uymaktadır. Neredeyse tüm açık kaynak yazılımlar özgür yazılımdır fakat istisnalar bulunmakta. Öncelikle bazı açık kaynak lisansları çok kısıtlayıcı olduğundan özgür lisans olarak değerlendirilemezler. Örnekle, &ldquo;Open Watcom&rdquo; özgür değildir çünkü ruhsatı değiştirilmiş bir kopya üretmeye ve şahsi kullanımına izin vermemektedir. Talihimize çok az yazılım bu tip ruhsatlar kullanmaktadır.</p>
<p>Dahası bir programın kaynak kodu copyleft olmayan zayıf bir ruhsata tabi olduğunda programın çalıştırılabilir dosyaları başkaca özgür olmayan koşullar taşıyabilir. Örneğin Microsoft Visual Studio ile bunu yapmaktadır.</p>
<p>Eğer bu çalıştırılabilir dosyalar yayınlanan kaynak ile tamamen eşleşiyor ise açık kaynak olarak tanımlanabilmekte fakat özgür yazılım olamamakta. Lakin, bu durumda kullanıcı kaynak kodunu derleyerebilmekte ve özgür olarak derlediği çalıştırılabilir dosyayı dağıtabilmekte.</p>
<p>Son ve en mühim konu olarak pratikte bilgisayar içeren çoğu ürünün çalıştırılacak koda ilişkin kullanıcıları başkaca yazılım çalıştırmaktan men etmek üzere imza kontrolü yapması gelmekte. Sadece ayrıcalıkli tek bir şirket cihaz üzerinde çalışacak yazılım üretebilmekte ve cihazın tüm işlevlerine erişebilmekte. Biz bu tip cihazları &ldquo;tiran&rdquo; olarak anıyoruz ve uygulamaya ilk örneğini gördüğümüz üründen (TiVo) esinlenerek &ldquo;tivolamak&rdquo; (tivoization) diyoruz. Çalıştırılabilir dosyalar özgür kaynak kodundan elde edilmiş ve özgür bir lisansla yayında olsa bile kullanıcı değiştirilmiş versiyonlarını çalıştıramamakta ve hali ile çalıştırılabilir dosya de-facto özgür olmamakta.</p>
<p>Çoğu Android ürünü kaynak kodu GNU GPLv2 ile ruhsatlı olmasına rağmen özgür olmayan tivolanmış çalıştırılabilir Linux kodları içermektedir.</p>
<p>Açık kaynak için kaynak kodunun ruhsatından başka bir endişe kaynağı yoktur. Böylelikle açık kaynak ve özgür Linux&rsquo;tan elde edilmiş kodla derlenen çalıştırılabilir dosyalar açık kaynaktır ama özgür değildir.</p>
<h1 id="özgür-yazılım-ve-açık-kaynak-ile-ilgili-yanlış-bilinenler">&ldquo;Özgür Yazılım&rdquo; ve &ldquo;Açık Kaynak&rdquo; ile İlgili Yanlış Bilinenler</h1>
<p>&ldquo;Özgür yazılım&rdquo; ifadesi yanlış anlaşılmaya açıktır. Kullanılacak &ldquo;bedelsizce alabileceğiniz yazılım&rdquo; ifadesi ile amaçlanan &ldquo;kullanıcıya belirli özgürlükleri veren yazılım&rdquo; ifadesi aynı anda &ldquo;özgür yazılım&rdquo; teriminden çıkarılabilir(özgür kelimesi İngilizce&rsquo;de bedava ile eş anlamlı olduğu için). Biz bu soruna özgür yazılımın tanımını yayınlayarak ve &ldquo;özgür ifade gibi düşünün bedava bira gibi değil&rdquo; diyerek çözümlüyoruz. Bu ideal bir çözüm değil ve sorunu kökünden çözmesi mümkün değil. Eğer başkaca bir soruna yol açmayacak olsaydı kesin ve doğru bir terim çok daha iyi olurdu.</p>
<p>Ne yazık ki İngilizde&rsquo;deki diğer tüm ihtimaller kendince sorunlar içermekte. İnsanların önerdiği pek çok öneriyi değerlendirdik fakat hiç biri geçiş yapmak için açıkça &ldquo;doğru&rdquo; gelmedi. (Mesela, bazı bağlamlarda Fransızca ve İspanyolca olan &ldquo;libre&rdquo; kelimesi iyi olmakta fakat Hindistan&rsquo;daki insanlar bu kelimeyi hiç tanımamakta.) &ldquo;Özgür yazılım&rdquo; için teklif edilen her değişiklik bir çeşit anlamsal sorun içermekte ve bu sorun &ldquo;açık kaynak yazılım'ı&rdquo; da içermekte.</p>
<p>&ldquo;Açık kaynak yazılımın&rdquo; resmi tanımı (Açık Kaynak Girişimi tarafından yayınlanan ve buraya eklemek için çok uzun olan) özgür yazılım için bizim belirlediğimiz kriterlerden doğrudan türetilmiştir. Aynısı değildir ama bazı yönlerden daha gevşektir. Yine de tanımları birçok noktada bizim tanımlarımız ile örtüşmektedir.</p>
<p>Ne var ki; &ldquo;açık kaynak yazılım&rdquo; tabirinden anlaşılan doğal anlam - ki pek çok insan bu anlama geldiğini düşünmekte- &ldquo;kaynak koduna bakılabilmesidir&rdquo;. Bu sınıflandırma özgür yazılım tanımından çok daha zayıftır, aynı zamanda açık kaynağın kendi tanımından da bir o kadar zayıftır. Bu tanım ne özgür ne de açık kaynak pek çok yazılımı kapsamaktadır.</p>
<p>&ldquo;Açık kaynağın&rdquo; bariz anlamı onu savunanların amaçladığından farklı olduğuna göre sonucun çoğu insan tarafından terimin yanlış anlaşılması şaşırtıcı değildir. Yazar Neal Stephenson&rsquo;a göre herkesin kaynak kodunun bir kopyasını alabilmesinden ötürü &ldquo;Linux &lsquo;açık kaynak&rsquo; yazılımdır. Kanımca kendisi bilerek terimin resmi tanımının duruşuna karşı çıkmış veya eleştirmiş değildir. Düşünceme göre basitçe İngilizce dilinin basit bir dönüşümü ile terime anlam bulmuştur. Kansas(ABD) eyaleti de benzer bir tanım yayınlamıştır: &ldquo;Açık kaynak yazılımlardan faydalanın(OSS). OSS, öznel ruhsat koşulları kod ile yapılabilecekleri belirlese bile kaynak kodu serbestçe ve açıkça elde edilebilen yazılımdır.&rdquo;</p>
<p>New York Times bir makalesinde tanımı iyice esneterek, yazılımlara ön versiyonlarında beta test yaparak gizli geri dönüşler yapan kullanıcıları kapsayacacak şekilde genişletmiştir. Halbuki mülk yazılımlar bunu on yıllardır zaten yapmaktaydılar.</p>
<p>Terim, patentsiz yayınlanan donanım tasarımlarını kapsayacak kadar bile genişletilmiştir. Patentsiz donanım tasarımları topluma çok değerli katkılardır fakat &ldquo;kaynak kod&rdquo; bu tasarımların bir parçası değildir.</p>
<p>Açık kaynak destekçileri bu durumla mücadele etmek için resmi tanımlarına gönderme yapmakta fakat bu doğrulama çabası bizim için olduğundan daha etkisiz olmakta. &ldquo;Özgür yazılım&rdquo; terimi iki doğal anlama sahip. Biri kastedilen anlamı yani bir kişi bir kez &ldquo;fikir özgürlüğü&rdquo; ile &ldquo;bedava bira&rdquo; arasındaki fikir farklılığını kavradıktan sonra tanımı bir daha karıştırmayacaktır. Fakat &ldquo;açık kaynak&rdquo; terimi doğal olarak bir anlama gelmektedir ve o anlam da destekçilerinin amaçladığından farklıdır. Bu durumda remi tanımı haklı çıkarmak ve açıklamak için öz bir yol yoktur. Bu çok daha kötü bir kafa karışıklığı yaratmaktadır.</p>
<p>&ldquo;Açık kaynağa&rdquo; ilişkin bir başka yanlış anlaşılma da &ldquo;GNU GPL kullanılmaması&rdquo; olduğudur. Çoğunlukla bu durum bir başka yanlış anlaşılma olarak &ldquo;özgür yazılımın&rdquo; &ldquo;GPL ile ruhsatlanmamış yazılım&rdquo; olduğu yanılgısı ile birlikte gelmektedir. Bu ifadelerin ikiside yanılmaktadır çünkü GNU GPL açık kaynak ruhsatı olarak değerlendirilmekte ve çoğu açık kaynak ruhsatları da özgür yazılım ruhsatı sayılmaktadır. GNU GPL dışında pek çok özgür yazılım ruhsatı bulunmaktadır.</p>
<p>&ldquo;Açık kaynak&rdquo; tanımı yazılım ruhsatının konu olmadığı, kaynak kodun bir parçasını oluşturmadığı; devlet, eğitim ve bilim gibi alanlarda kullanılmakla daha da esnetilmiştir. Bu eylemler ile ortak bulunulan tek taraf bir şekilde insanların katılmaya davet edilmiş olmasıdır. Terimi öyle bir esnetmişlerdir ki; &ldquo;katılımcı&rdquo; veya &ldquo;şeffaf&rdquo; veya daha azı anlamına gelmeye başlamıştır. Daha kötüsü ifadesiz bir moda sözcüğe dönüşmüştür.</p>
<h2 id="farlı-değerler-farklı-sonuçlara-çıkabilir---her-zaman-değil">Farlı Değerler Farklı Sonuçlara Çıkabilir - Her Zaman Değil</h2>
<p>1960&rsquo;larda radikal gruplar fraksiyonlaşma ile tanırlardı. Bazı organizasyonlar strateji detayları üzerinden bölünmüş ve iki kardeş grup birbirlierine benzer hedef ve değerleri olmasına rağmen düşman kesilmişlerdir. Sağ siyaset bunu çokça sola karşı kullanmış ve eleştirilerine alet etmiştir.</p>
<p>Kimileri radikal grupların ayrılıkçılıklarını örnek verek özgür yazılım hareketini kötülemeye çalışmıştır. Kendileri durumu tersten anlamaktadır. Biz açık kaynak tarafı ile temel hedef ve değerler üzerinden anlaşamıyoruz fakat onların görüşü ile bizimki özgür yazılımların geliştirilmesine yönelik aynı pratik davranışları desteklemektedir.</p>
<p>Sonuç olarak özgür yazılım hareketi ve açık kaynak tarafı çoğunlukla yazılım geliştirmesi gibi pratik konularda birlikte çalışmaktadır. Farklı felsefi görüşlerin farklı insanların aynı projelerde birlikte çalışabilmesi dikkate değerdir. Her halde temelli olarak farklı görüşlerin çok farklı eylemlere yol açtığı durumlar da vardır.</p>
<p>Açık kaynağın arkasında durduğu fikir, kullanıcılarının yazılımları değiştirmesinin ve tekrar dağıtmasının yazılımı daha güçlü ve güvenilir kılacağıdır. Fakat bu kesin değildir. Tüm mülk yazılımların geliştiricileri doğal olarak yetersiz değildir. Kimi zamanlar kullanıcı özgürlüğüne saygılı olmasalar da güçlü ve güvenilir yazılımlar üretmektedirler. Bu duruma özgür yazılım aktivistleri ve açık kaynak destekçileri çok farklı şekilde tepki vereceklerdir.</p>
<p>Özgür yazılım ideallerinden fazla etkilenmemiş, saf bir açık kaynak destekçisi şunu söyleyebilir: &ldquo;bizim geliştirme modelimizi kullanmadan bu kadar iyi bir yazılım geliştirebilmene şaşırdım. Nasıl bir kopyasını alabilirim?&rdquo; Bu tutum sadece özgürlüğü ortadan kaldıracak davranışları ödüllendirecektir.</p>
<p>Özgür yazılım aktivisti ise şunu diyecektir: &ldquo;Yazılımın çok çekici fakat ben özgürlüğüme daha fazla değer veriyorum. Bu sebeple yazılımını reddediyorum. İşimi bir başka şekilde göreceğim ve özgür bir alternatif geliştirilmesine katkı sunacağım.&rdquo; Eğer özgürlüğümüze değer veriyorsak bunu sürdürebilir ve savunabiliriz.</p>
<h2 id="güçlü-güvenilir-yazılımlar-kötü-olabilir">Güçlü, Güvenilir Yazılımlar Kötü Olabilir</h2>
<p>Yazılımların güçlü ve güvenilir olmasının arkadaşında bulunan fikrimiz yazılımların kullanıcılarına hizmet etmesi gerekliliğine dayanmaktadır. Eğer yazılım güçlü ve güvenilir ise bu kullanıcılarına daha iyi hizmet edeceklerini ifade edecektir.</p>
<p>Fakat yazılım kullanıcılarının özgürlüğüne değer verdiği sürece onlara hizmet edebilir. Yazılım kullanıcıların esir etmek üzere tasarlandı is ene olacaktır? Bu durumda yazılımın güçlü olması zincirlerin daha dayanıklı, güvenilir olması da sökülmesinin daha zor olması anlamına gelecektir. Kullanıcılarını gözetlemek, kısıtlamak, arka kapılar ve zorlanmış güncellemeler gibi kötücül özellikler mülk yazılımlarda yaygın durumlardır ve bazı açık kaynak destekçileri de benzer uygulamaları açık kaynak yazılımlarda kullanmak istemektedirler.</p>
<p>Film ve müzik endüstrisinin baskısı altında bireysel kullanıma özgülenmiş yazılımlar giderek kullanıcılarını kısıtlamaya yönelmektedir. Bu kötücül özellik Dijital Kısıtlama Yönetimi (Digital Restrictions Management) (defectivebydesign.org) yani DRM olarak bilinir ve özgür yazılımın savunduğu özgürlük ruhunun antitezidir. Sadece ruhen değil aynı zamanda DRM&rsquo;in amacı özgürlüğünüzü çiğnemek olduğundan DRM geliştiricileri DRM&rsquo;i sağlayan yazılımların değiştirilmesini zor, imkansız ve hatta yasadışı kılmaya çalışır.</p>
<p>Yine de bazı açık kaynak destekçileri &ldquo;açık kaynak DRM&rdquo; diye bir yazılım teklif etmişlerdir. Sizin şifrelenmiş içeriğie erişiminizi kısıtlamak için tasarlanmış yazılımın kaynak kodunu yayınlamak ve değiştirilmesine izin vermekle sizin gibi kullanıcıları daha iyi kısıtlayacak yazılımlar elde edilmesi tekliflerinin temel fikridir. Daha sonra yazılım size değiştirmenize izin verilmeyen cihazlar içinde sunulacaktır.</p>
<p>Söz konusu yazılım açık kaynak olabilir ve geliştirme modeli açık kaynak esaslarına dayanabilir fakat bu onu özgür yazılım yapmayacaktır çünkü yazılımı çalıştıran kullanıcıların özgürlüğüne saygı duymamaktadır. Eğer açık kaynak geliştirme modeli bu tip bir yazılımı daha güçlü ve güvenilir kılmakta başarıya ulaşırsa özgürlük konusu çok daha kötü olacaktır.</p>
<p>Özgür yazılım hareketinden ayrılan açık kaynak tarafının kararındaki temel motivasyon &ldquo;özgür yazılım&rdquo; fikrinin etik duruşunun bazı insanları rahatsız ettiği idi. Bu doğrudur: özgürlük gibi etik meseleleri gündem yapmak, rahatlık ve sorumluluklardan bahsetmek aslında insanlara gözardı etmeyi arzuladıkları davranışlarının etik duruşu gibi şeyleri düşünmeye sevk etmektir. Bu rahatsızlık yaratabilir ve kimi kimseler dümdüz bunu düşünmeyi reddedebilir. Bu durum bahsettiğimiz konular hakkında konuşmamıza mani değildir.</p>
<p>Açık kaynak liderlerinin yapmayı seçtiği ise tam olarak budur. Etik ve özgürlük konularında sessiz kalarak ve sadece belirli özgür yazılımların anlık pratik faydalarından bahsederek yazılımları şirketler gibi kimi kullanıcılara daha etkili bir şekilde &ldquo;satabileceklerini&rdquo; fark etmişlerdir.</p>
<p>Açık kaynak yandaşları yukarıdaki durumdan biraz daha derin düşündüklerinde genellikle açık kaynağı insanlığa bir &ldquo;hediye&rdquo; olarak sunmaktan bahsederler. Bunu bir hayır olarak sunmak ahlaki olarak gerekenin ötesindedir ve mülk yazılımları kaynak kodu olmadan dağıtmayı ahlaki olarak haklı olduğunu farzeder.</p>
<p>Bu yaklaşım kendi içinde etkili olmuş sayılır. Açık kaynak retoriği bir çok şirketi ve bireyi özgür yazılım kullanmaya ve geliştirmeye ikna etmiş fakat topluluğumuzu sadece yüzeysel ve pratik seviyede ilerletmiştir. Açık kaynağın sadece pratik değerler üzerine kurulu felsefesi, özgür yazılımın daha derin anlamlarına ket vurmaktadır. Çokça yeni kullanıcıyı topluluğumuza katmakta fakat onlara topluluğun nasıl savunulacağını öğretmemektedir. Bu gelişme bir bakıma iyi fakat özgürlüğü kalıcı kılmaya yeterli değil. Kullanıcıları özgür yazılıma çekmek, özgürlüklerini korumak adına harekete geçmelerinin sadece bir kısmıdır.</p>
<p>Bir noktada bu kullanıcılar kimi pratik faydalar için mülk yazılımlara geri dönmeye davet edileceklerdir. Sayısız şirket bu tip tekliflerle akıl çelmeye, hatta kimileri mülk yazılımlarını bilabedel sunmaktadır. Kullanıcılar neden bunu reddedsin ki? Keşke özgür yazılımın onlara verdiği özgürlüğün kendinden ve kendisi için olan değerinin önemini kimi pratik veya teknik rahatlıktan önemli olduğunu öğrenmiş olsalardı. Bu fikri yaymak için özgürlük üzerine daha çok konuşmalıyız. Topluluğun yararı adına bir miktar &ldquo;sessizlik&rdquo; şirketlere yanaşmak için faydalı olabilir ama özgürlüğe düşkün olmanın bir gariplik olmasına sebep olarak kadar yaygınca sessiz kalmak tehlikeli olacaktır.</p>
<p>Bu tehlike tam olarak içinde bulunduğumuz durumu ifade eder. Özellikle dağıtımcılar olmak üzere özgür yazılımla uğraşan çoğu insan özgürlük hakkında çok az konuşur çünkü şirketler tarafından &ldquo;daha kabul edilebilir&rdquo; olmak arzularıdır. Neredeyse tüm GNU/Linux işletim sistemi dağıtımları mülk paketleri temel olarak sistemlerine eklemekte ve kullanıcılarına bu durumu bir kusurdan ziyade avantaş olarak sunmaktadırlar.</p>
<p>Mülk eklentiler ile kısmen özgür olmayan GNU/Linux dağitimları kendilerine rahatça yol bulabilmekte çünkü topluluğumuz çoğu yazılımlarının özgürlüğü konusunda ısrarcı değildir. Bu rastgele olmuş değildir. Çoğu GNU/Linux kullanıcıları aramıza özgürlük adına tek kelime söylemeyen &ldquo;açık kaynak&rdquo; tartışmaları ile dahil olmuştur. Özgürlüğü el üstünde tutmayan çabalar ve özgürlük hakkında tek kelime etmeyen konuşmalar birlikte yol almaktadır. Bu eğilimi aşmak için daha az değil, daha çok özgürlük üzerine konuşmalıyız.</p>
<h2 id="floss-ve-foss">&ldquo;FLOSS&rdquo; ve &ldquo;FOSS&rdquo;</h2>
<p>FLOSS ve FOSS (Özgür ve libre[1] açık kaynak yazılım ve özgür ve açık kaynak yazılım) terimleri özgür yazılım ile açık kaynak arasında olmak için kullanılmaktadır. Eğer tarafsızlık niyetiniz ise &ldquo;FLOSS&rdquo; ikisi arasında iyi olan tercihtir keza gerçekten tarafız bir ifadedir. Fakat özgürlüğün tarafında durak istiyorsanız tarafsız bir ifade kullanmak doğru sayılmaz. Özgürlüğük için mücadele etmek insanlara özgürlüğü desteklediğinizi de göstermeyi gerektirir.</p>
<h2 id="tüketici-bilinci-için-mücadele">Tüketici Bilinci için Mücadele</h2>
<p>&ldquo;Özgür&rdquo; ve &ldquo;açık&rdquo; tüketicinin farkındalığı için rakiptirler. &ldquo;Özgür yazılım&rdquo; ve &ldquo;açık kaynak&rdquo; farklı fikirlerdir fakat yazılım üzerine düşünen çoğu insan için aynı kavramın farklı ifadeleridir. İnsanlar için &ldquo;açık kaynak&rdquo; düşünmeye alışılması, özgür yazılım hareketinin felsefesi üzerine düşünmeye ve algılamaya bir engel oluşturur. Eğer insanlar bizimle ve yazılımlarımız ile &ldquo;açık&rdquo; kelimesi ile tanıştıysalar, bizim aslında başka bir düşüncenin tarafında olduğumuzu algılamaları için onları entellektüel olarak sarsmamız gerekmekte. &ldquo;Özgür&rdquo; kelimesini içeren her etkinlik özgür yazılım hareketinin etrafına çekilmiş bu perdeyi daha da genişletmektedir.</p>
<p>Haliyle özgür yazılım aktivistleri kendine &ldquo;açık&rdquo; diyen her türlü çalışmayı reddetmelidir. Eğer bir etkinlik kendi içinde iyi ise de yapılan her katkı açık kaynak fikrini yayarak bir miktar da zarara yol açacaktır. Kendine &ldquo;özgür&rdquo; veya &ldquo;libre&rdquo; diyen pek çok iyi çalışma ve etkinlik vardır. Bu projelere yaplan her katkı aynı zamanda özgür yazılım fikri adına da fayda gösterir. Bunca yararlı proje içinden neden fazladan fayda göstere projeler seçilmesin ki?</p>
<h2 id="sonuç">Sonuç</h2>
<p>Açık kaynak tarafı topluluğumuza yeni kullanıcılar çekerken biz özgür yazılım aktivistleri özgürlük meselesini onların dikkatine sunmanın yükü altına giriyoruz. Biz her zamankinden daha fazla ve yüksek sesle &ldquo;Bu özgür yazılımdır ve size özgürlük sağlar!&rdquo; demeliyiz. &ldquo;Açık kaynak&rdquo; yerine &ldquo;özgür yazılım&rdquo; dediğiniz her an amacımıza destek olmuş olursunuz.</p>
<p>Lakhani ve Wolf&rsquo;un makalesine göre hatrı sayılır bir grup yazılım geliştiricisi özgür yazılımın temel özelliği olarak özgürlüğü görmektedir. Bu sonuç ahlaki olarak bir endişesi olmayan SourceForge gibi bir siteden geliyor olmasına rağmen ortaya çıkmıştır.</p>
</description>
</item>
<item>
<title>Özgürlüğü kişisel tercihiniz olarak görmekten vazgeçin!</title>
<p>Özgürlük ile ilgili yaygın bir yanlış bulunmaktadır. Neredeyse herkes özgürlüğün onlara ait(!) bir şey olduğunu düşünmekte. O kadar çok cümle &ldquo;benim özgürlüğüm&rdquo; ifadesini içermekte ki neredeyse herkesin bir miktar özgürlüğü cüzdanında harcamak üzere taşıdığına inanılabilir.</p>
<p>Özgürlük pek çok şey gibi diyalektik eşi ile tanımlanır. Gölgenin ışık olmadan var olamaması gibi özgürlük de baskının olmadığı durumda var olmaz. Eğer &ldquo;özgür olunacak&rdquo; bir baskı ortada olmazsa özgürlük diye bir kavramı tanımlamaya ne gerek olur ki? Bask bir kişiden, kurumdan hatta yerçekimi gibi fiziğin kendisinden dahi gelebilir. Bu konuda bir ayrım yok. Kamusal bir kural tarafından sınırlandırılmak ile yerçekiminin etkisi arasında bir fark yok; sonuçta tam olarak özerklik gösteremezsiniz. Bu özgürlüğü toplumsal olarak hepimizin paylaştığı ve birlikte ilerlettiği bir kaynak yapar.</p>
<p>Yerçekimi hepimizin ayrımsız paylaştığı bir baskı. Yerçekimi yüzünden dilediğimiz kadar zıplayamıyor veya kayarsak düşüyoruz. Sadece bir kimsenin Dünya&rsquo;nın bir yerinde uçakla uçuyor olması o kişinin yerçekimine karşı bir çeşit kişisel özgürlüğü olduğu anlamına gelmiyor. Uçaktaki kişi yerçekimine; hava kirliliği, uçağı imal eden işçileirn sömürüsü ve sınırlı hava sahası gibi yerdeki tüm insanların olan ortak kaynakları tüketerek erişiyor.</p>
<p>Özgürlük fikri homo sapiens sapiens&rsquo;in içkin bir özelliğidir. İnsanlık, tarihinde ürettiği aletleri uzaydan gelmiş siyah bir blok sebebi ile değil, doğanın kötü hava, yırtıcılar gibi tüm baskılarına karşı koymanın saf ihtiyacı ile yaptı. Bu araçlar insanlın özgürlüğünü kısıtlayan tüm doğa etmenleri ile mücadele etmek ve insanlığı bugünlere getirimek için kullanıldı. Bu sebeptendir ki hapis edilmek bir cezadır ve köle kılınmaya hiç bir zaman gerçekten rıza verilmemiştir.</p>
<p>Mülk yaılımlar ve hizmetler kullanmak adına bir özgürlüğünüz yok! Sayısal ve bugün neredeyse fiziksel efendilerimize kendinizi köle kılmak için size verilmiş şahsi bir hakkınız yok. Aksini iddia etmek ya cehalet ya da homo sapiens sapiens olmamakla eşdeğerdir. Gerçekten kabul edilebilir alternatiflerin olmadığı durumda özgür irade yoktur ve neredeyse her koda ve cihaza bir avuç şirket tarafından hükmedildiği bir durumda siz özgürce karar veremezsiniz.</p>
<p>Eğer sayısal köleliğe bir alternatif olduğu gerçeğinden habersizseniz bu tartışmadan muafsınız fakat özgür yazılımın, özgür donanımın, tamir etme hakkı hareketinin varlığından ve kendi kaderini tayin ve gücü halka nasıl geri iade etmeye uğraştıklarını biliyorsanız köleliği seçemezsiniz! Bir alternatifi varken yüklediğiniz her mük yazılım, üye olduğunuz her özgür olmayan hizmet, kullandığınız kamu kaynağı emen aracı ile aslında dünyadaki diğer tüm insanlardan bir parça özgürlük çalıyorsunuz, efendilerinize besliyorsunuz ve tabakta kalanlarını da kendi bencil ihtiyaçlarınız için kullanıyorsunuz!</p>
<p>Bu gerçeğin ne inkarı ne de etrafından dolanmanın bir yolu var. Bu, insanlık tarihinde daha önce yaşandı. İnsanlar yaşamları için ayaklandı ve bugün özgürlük ile haklar olarak bildiğimiz herşey onların mücadelesi ve acılarının üzerine kuruldu. Eğer özgürlüğünüzden vazgeçmeye karar verdiyseniz bunun bir bedeli olduğunun farkında olmanız gereklidir.</p>
</description>
</item>
<item>
<title>Bir ayrıcalık aracı olarak teknoloji</title>
<p>Kapitalist üretim ve bununla birlikte gelen kapitalist sosyal düzen neredeyse her köşesinde ayrımcılıkla, daha doğru bir ifade ile kimi insanların meşru bir dayanağı olmayan ayrıcalıkları ile doludur. Ayrıcalıklı olunan alanlar çoğu zaman kişilerin o günün hakim ideolojisi etkisi ile &ldquo;doğal&rdquo; olarak görülen içkin durumlara dayalıdır. Milliyet, ten rengi, sosyal sınıf, medeniyet vb&hellip; Bu ayrıcalıklı kesimlerin var olan kaynaklar ve sosyal düzen getirilerinden adaletsizce daha fazla yararlandıkları bilinen ve fazlaca çalışılmış bir gerçek.</p>
<p>Tarih temelde ekonomik bir paylaşım sorununa kılıf yapılmış bu tip ideolojik ayrıcalıklara örneklerle doludur. Pratik karşılıkları olan bu ayrımcılık unsurları çoğunlukla tarafların kültürel, fiziksel veya fikirsel ayrımları üzerine konumlandırılır ve eşitsiz bir kaynak dağıtımına temel oluşturulur. Bir meşruiyet aracı ihtiyacından doğan bu &ldquo;propoganda&rdquo; unsurları kimi zaman durumun kaynağı gibi görünse de aslında sadece kılıftan ibarettir.</p>
<p>On dokuzuncu yüzyılda yeni dünyanın sömürüsünü ve kaynaklarının yağmasını şekillendiren işgal, katliamlar ve kölecilik temelde &ldquo;medeniyet&quot;siz olanlara medeniyet götürmek, feodal toprak ağalarının serflere karşı aristokrasi ve toprak mülkiyeti iddiaları, bugün dünyanın açlıktan ölen insanlarını sosyal darvinizm ile açıklamak gibi sayısız örnek tarihin sayfalarında yer almaktadır. Temelde olan ise hakim sınıfın bu &ldquo;kılıfların&rdquo; yaratıcısı ve kar edeni olmasıdır. Söz konusu ayrımın günlük yansımaları herkesin hayatında bugün dahi bulunmakta. Bu durumun bir şekilde &ldquo;doğallaştırılmış&rdquo; veya &ldquo;meşrulaştırılmış&rdquo; olması gerçekliği pek az değiştirmekte.</p>
<p>Eğitim temel bir hak ama parası olan daha iyisini alabilmekte, yaşamak için sağlıklı besin bir gereklilik ama zehirlenmiş tarım ürünerinin haricinde &ldquo;organik&rdquo; besin alabilen sadece küçük bir kesim, barınmak için gereken kamusal kaynakların çoğu bir avuç kişinin elinde toplanmışken sokakta yaşam mücadelesi veren insanlar var&hellip;. Bit bit kurduğumuz dijital ve gözetim toplumunda hayatta kalmak ve insanca bir yaşam sürmek için gereken bilgi, donanım ve imkana erişim ise göz ardı edilen bir alan olmasına rağmen pek farklı bir tablo çizmemekte.
IMAGE:abakus.eps:Ayrıcalıkları fark etmek iyi bir başlangıçtır.:center:h
Toplumun bir kısmının ayrıcalıklı olduğunu söyleyebilmek için belirli şartlar oluşmalıdır. Öncelikle bir kesimin ayrıcalıklı olarak yararlanabildiği toplumsal bir kaynağın var olması gerekir. Elbette bu kaynağın üretimi için gerekli olan üretim araçlarının tamamı veya önem arz edecek miktarının toplumun mülkiyetine ait olmaması, yani özel mülkiyette veya devlet özel mülkünde olması gereklidir. Böylece söz konusu kaynağın üretimi ve dağıtımı konusundaki kararların alınmasındaki süreçler toplumdan uzaklaştırılmış olur. Toplumsal örgütlenmeye hakim olan sınıf kaynağın yönetimine de sahip olduğu gibi doğal olarak bunu kendi lehine de kullanır.</p>
<p>Basit bir inceleme bugün yaşadığımız dijital dünyanın 21. yüzyıl demokrasilerinin mücadele ile kazanılmış sosyal demokrasi haklarından dahi ari olan vahşi orta çağ sömürüsü düzeninde olduğunu gözler önüne serecektir. Birkaç tane şirket (Microsoft, Oracle, Apple, Dell, Alphabet/Google, Amazon), dijital yaşantımıza ait kaynakların neredeyse tamamına hakimler. Sözleşmeler, ruhsatlar ve politik sermaye güçleri ile topluma bireylerin kullanım alışkanlıklarını yöneterek hakim oluyorlar. Bugün çağdaş yaşamda bilgisayarsız veya İnternetsiz yaşamak mümkün değilken bu yaşam kaynağına sahiplik(!) iddiası ile dünyayı şekillendiriyorlar. Bireylerin ve toplumların konuya ilişkin yapabilecekleri ise sınırlı durumda. Bahsedilen şirketlerin toplam sermayesi dünyadaki pek çok ülkenin toplamından bile fazla eder durumda. Bu şirketler toplumsal kaynakları sömürerek ve mahremiyet başta olmak üzere bireysel özgürlükleri talen ederek para kazanıyor ve tarihin diğer tüm sömüren sınıfları gibi üretim araçlarını ellerinde tutuyorlar. Bireylerin ise bu duruma karşı koyması için benzer şekilde sermaye ortaya koyması gerekiyor ve bu sermaye insanlar arasında eşit bulunan bir kaynak değil.</p>
<p>Bu noktada bir gerçeklik ortaya çıkmakta. Toplum ve üretim araçları hızla dijital yönelimde şekil değiştirken bu kaynağa erişim, yararlanma ve korunma imkanları da toplumun genel eşitsizlik düzenini yansıtan hatta katlayan bir nitelikte eşitsiz dağılmakta.</p>
<p>Dijital dünyanın uyumlu vatandaşının ilk sahip olması gereken şey bilgi. Bilişim sistemlerine ve kullanımına ilişkin bilgi. Bu konuda formal bir eğitim veya bazen İnternet üzerinden erişilebilen kaynaklara ulaşım bile dünyada yaygın olarak sahip olunulan bir durum değil ve sadece gelişmiş ülekeler çevresinde yaşan insanların ayrıcalığı durumunda ki buna bu ülkelerdeki gelir adeletsizliğinin getirdiği erişim kısıtları eklenirse bir homojenliğin söz konusu olmadığı görülebilir. Bu durumda eğitim farklılığının bireyler arasında doğurduğu farkın kapanmasının pek mümkün olmadığı söylenebilir.</p>
<p>Dijital dünyanın ikinci gerekliliklerinden biri donanım. Nihayetinde dijital bir donanım olmadan biz analog insanların bu yeni dünyaya bağlanamayacağımız aşikar. Fakat günümüzde WEB&rsquo;in giderek JavaScriptler ile ağırlaştığı, yazılımların giderek daha fazla kaynak talep ettiği bir durumda kişilerin yeterli(!) bir bilişim aygıtına erişimini garanti edecek bir ortam bulunmamakta. Bir bilgisayar sahibi olmanın lüks olduğu yerler hala var ve sadece bilgisayarın var olması değil bunun modern anlamda kullanılabilir olması da gerekiyor.</p>
<p>Her üretim aracı gibi dijital araçlarımız da öğrenmek, etkin şekilde kullanabilmek ve gerektiğinde geliştirebilmek için emek ve hali ile zaman gerektiriyor. Belki bu anlamda bildiğimiz eski dünyanın her aracından daha fazlasını gerektiriyor. Zengin batı medeniyetlerine ait olup bu ülkelerin zengin kesimlerinde bulunmayanlar için emek ve zaman çoğunlukla fazlası bulunmayan bir kaynak olarak yaşamsal giderlere özgülenmek zorunda. Bu koşullarda bir bilgisayar sadece bir eğlence aracı olarak bile zahmetli, pahalı ve gereksiz konuma düşebilmekte.</p>
<p>Bu adaletsizlik her şekil ve koşulda kendini tüm toplumlarda göstermekte;</p>
<ul>
<li>Bilişim teknolojileri ile uğraşanlar toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin yansıması olarak çoğunlukla erkek olmakta</li>
<li>Eğitime veya donanıma sahip olamayan kesimler dönüşümün dışında kalmakta</li>
<li>Dijital devrime son gençliklerinde yetişen kişiler bu alt kültürlere gençler kadar kolay dahil olamamakta, dolayısıyla kuşak farkı bir dezavantaj oluşturmakta</li>
<li>Temel bilişim ihtiyaçlarına gücü yetmeyen insanlar şirketlerin sömürüsüne özgür olmayan yazılım ve servisler aracılığı ile erişmeye çalışmakta</li>
<li>Mahremiyet şirketlerce pazarlanmaya (Apple) ve bir insan hakkı olmaktan bir meta olmaya sürüklenmekte, parası olmayanlar yaşam kaynaklarını hakları ile ödemek zorunda bırakılmakta</li>
<li>Özgür alternatiflerle bir dijital yaşam sahibi olmaya çalışmak; eğitim, emek ve kapital sermayesi gerektirmekte bunlara zamanında erişimi olmamış bireylerin dezavantajlı durumu asla kapanmamakta</li>
</ul>
<p>Dijitalleşme sadece üretim araçlarını değil aynı zamanda tüketim araçları ile sosyal araçları da kapsamakta. Bu anlamda sadece üretime değil tüketime katılmak için de benzer bir yabancılaşmanın kurbanı olmak mümkün. Koşulsal olarak mücadele imkanlarından son 30 yılda fazlasıyla arındırılmış insanlık için hiç kontrol sahibi olmadıkları bir toplum düzeninde bireyin güçlenmesine ilişkin hiç bir umut kalmamakta. Bu durumun pratik olarak fazlasıyla yansıması bulunmakta;</p>
<ul>
<li>Bu bakımdan pek çok yeni nesil dijital &ldquo;hizmet&rdquo; toplumsal araçları talan ederek eskiden pratik olarak var olmayan tekel aracılar haline gelmekte[1]. En temel insan ilişkileri bile tekelleşmekte[2].</li>
<li>İnsanlar dijital toplumun bir bileşeni olmaktan sadece tüketen ve sömürülen kaynaklar konumuna itilmekte[3].</li>
<li>Bu anlamda sınıfsal bir birliktelik altında dijital dünya vatandaşları bir araya gelememekte ve günümüzde sahip olunan sınır ayrımları teknolojik açıdan pekişmekte[4].</li>
<li>İnsanlar mahremiyetlerini kaybetmekte ve kişisel bilgileri üzerinden kitlesel bir manipülasyona maruz bırakılmakta[5].</li>
<li>Gig ekonomisi, dijital dönüşüm ile beslenen parça başı iş kavramı bir yaşantı halinde güvencesiz ve istikrarsız çalışmayı bir standart haline getirmekte.</li>
</ul>
<p>Dünyada pek çok kurum ve insan bu gidişata karşı direnmekte ve alternatifler dahil olmak üzere çözümler üretmekte. Tüm bu insanların belki de en ortak noktası teknolojik ayrıcalıkların sahibi olan sınıfa ait olmaları. Sınıf aidiyeti bir kabahat olmamakla birlikte sınıfsal nitelikleri aşan ilerici çalışmalar yaparken kişilerin sahip oldukları ayrıcalıkların &ldquo;doğal&rdquo; kabullerine saplanmaları mümkün. Dijital mahremiyet çalışmaları yaparken şifreleme teknolojilerini öne çıkarırken bu işlemin berim yükünü kaldıramayacak donanımarla hayatlarını geçiren binlerce insan unutulmakta çünkü çözümlerin üretildiği çevrelerdeki en basit elektronik aygıtın bile işlem gücü dünya nüfusunun pek çoğunun erişemediği kadar yüksek olabilmekte. Benzer şekilde tüm çalışmaların yayınlanması için web ve özgür olmayan bazı diğer hizmetlerden yararlanılırken dünyada hala 56k modem ile internet bağlantısı kurabilen hatrı sayılır miktardaki insana erişememe ihtimali göz ardı edilmekte[3].</p>
<p>Elbette bizi birbirimizden ayıran ayrıcalıkların farkına varmak mücadele için iyi bir başlangıç. Kimi mücadele alanları bu ayrıcalığın gölgesinde ilerlemek zorunda kalabilir, kimileri bu ayrıcalığın yarattığı sosyal çatışmaları doğrudan değiştirmeyi hedef alabilir. Önemli olan dijtal bir insan medeniyetinin kurulduğu bu ilk günlerde geleceğin temelinin birliktelik üzerine atılması. Gerçek birlikteliğin de mutlak özgürlük olmadan gerçekleşmeyeceğinin bilincine varılması.</p>
<pre><code>Referanslar:
1: http://u.oyd.org.tr/zt0
2: http://u.oyd.org.tr/dtn
3: http://u.oyd.org.tr/D5Y
4: http://u.oyd.org.tr/xlc
5: http://u.oyd.org.tr/mhr
</code></pre></description>
</item>
<item>
<title>Bugün özgür yazılım her zamankinden daha önemli v2.0</title>
<p>Bugün özgür yazılım her zamankinden daha da önemli[1]. İnsanlar olarak fiziksel hayatlarımızdan çekilerek, eğer yeterince ayrıcalıklıysak[2], dijital hayatlarımıza taşındığımız kitlesel bir göç yaşıyoruz. Evlerimize çekilmiş; film seyrederken, uzaktan eğitim alırken, iş toplantılarımıza katılırken veya sosyalleşirken kullandığımız yazılımlar, bu yazılımların tanıdığı özgürlükler[3] doğrudan bizim özgürlük meselemizdir. Şu anda yaşanılan kitlesel dijitalleşme ile birlikte her zaman olduğundan daha hissedilir şekilde, toplumun özgürlüğünün meselesidir.</p>
<p>Geleneksel okulunuzda sınıflarınıza dağılırken, her sabah kapıda bir şirketin sizi özgürlüklerinizi kısıtlayan bir lisans sözleşmesini imzalamaya mecbur bırakıldığınızı düşünün. Okul kitabınızı eve götürme, arkadaşlarınızla paylaşma, kitabınızın üstüne notlar alma, kitapta yazanları deftere geçme, kitabın bazı &ldquo;yasaklanan&rdquo; sayfalarını okuma veya sayfalarını yırtıp kağıttan uçak yapma özgürlüğünüzün bir şirketin tahakkümüne girdiğini düşünün. Bu kitabın yalnızca o şirket tarafından üretilen bir gözlükle okunabildiğini, içindeki bilgilerin de sizin haberiniz olmadan değiştirilebildiğini de bu kurguya ekleyin. Oldukça anlamsız görünüyor değil mi? Şimdi bunun eğitim hakkınıza uzaktan erişirken başınıza geldiğini hayal edin. Sistemde özgür olmayan yazılımların kullanılması, kullanılan içeriğin özgür lisanslanmaması, materyallerin özgür olmayan bir belge formatında bulunması veya DRM ile kısıtlanması[4] durumunda, bahsettiğimiz absürt kurgu, bizim yeni yakın geleceğimiz olabilir. En temel haklarınızdan birine erişebilmek için özgürlüğünüzü feda etmek zorunda bırakılmakla mücadele etmez miydiniz?</p>
<p>Krizler, farklı yıkıcılık ve etki alanlarıyla tarihin olağan parçaları olarak belirmeye devam ediyor. İçinde bulunduğumuz salgın, bulaşıcılık yönüyle sınıf bariyerini aşarak herkesi etkilemesi ve olumsuz sonuçlarını hızlı göstermesi sebebiyle, kapitalizm ve iklim krizinden farklı olarak, toplumun önlem mekanizmalarını harekete geçirebilmiş durumda. Bu devinim geleneksel üretim biçimlerini, sosyalleşme şekillerimizi, sanatı yapma ve aktarma yöntemlerimizi, yani yaşamın şeklini etkisi altına alırken; hayatta kalma arzusu, şirketlerin ekonomik çıkarlarını koruma kaygısıyla normalleştirilen kavramları alaşağı ediyor. Bu yüzdendir ki; New York valisinin, maske için öncekinden 10 kat daha fazla ödemesine tepkiyle, tıbbi malzeme üreten tüm şirketlerin kamulaştırması çağrısı yaptığı bir güne şahit olduk[5].</p>
<p>İnsanlığın ortak bilgisi üzerinde patentler aracılığıyla yasal bir tahakküm kurulmasının meşru olduğu ve bunun bilimsel gelişmeye ve topluma katkısı olacağı sanrısı kaybolmakta. Tekeller ve onların ticari çıkarları doğrultusunda hareket eden ilaç şirketlerinden kamu yararına hareket etmelerini neden bekliyoruz[6]? Büyük ilaç şirketleri çok kazanç sağlamayacakları ölümcül bulaşıcı hastalıklar üzerinde çalışmak yerine kazanç sağlayabilecekleri konulara, mesela kellik veya sivilce tedavisine, odaklanırlar[7]. Beklenen SARS-CoV-2 aşısı da bulunduğunda (tabi insanlığın virüslere dair biriktirdiği kolektif bilgisini kullanarak bulunmuş olacak), çok geçmeden yozlaşmış patent ızdırabıyla buluşacak ve tüm insanlığın geleceği bir ilaç şirketinin kar zarar eğrisi üzerinde kendi yerini bulacak.</p>
<p>Bilginin özgürlüğü için mücadele eden alt kültürler ise ivedilikle kamu yararına harekete geçiyorlar. Bu dayanışma duygusu, mevzubahis topluluklarda sıklıkla rastladığımız bir durum, örneğin 2010 Haiti depreminde, OpenStreetMap ile alanın gönüllülerce haritalanmasını hatırlayabiliriz. Virüs hakkında doğru bilgi kaynakları üretmek için emek haryacanlardan tutun da, üç boyutlu yazıcılar kullanılarak tıbbi techizat üretimi yapan ekiplere[9], becerileri dahilinde halkın bilgisini ona geri ödeyen topluluklar oluştu. Bu tıbbi techizat üretim çalışmaların bir kısmı şirketlerin kazançlarını azalttıkları ve tasarımı itibariyle kusurlu, kırılgan, patentlerinin ihlal edildiği bahanesiyle baltalanmaya çalışıldıysa da biliyoruz ki özgür yazılım gibi özgür donanım da özgür toplumun bileşenlerindendir. Nasıl ki çakmak taşıyla ateş yakmamız veya bir sopanın ucunu sivriltip onu alet olarak kullanmamız patentlerle engellenemezse, tıbbi araçların üretimi de diğer tüm araçlar gibi kimsenin tekelinde olamaz. Ne kadar karmaşık olursa olsun her donanım, kullanılan ilk alet gibi insanlığın ortak bilgisinin ürünüdür ve ona aittir. Salgın anında bu ihtiyacın su yüzüne çıktığı üzere dün, bugün ve yarın donanım özgürlüğünü tüm bilginin özgürlüğü ile birlikte savunuyoruz[10].</p>
<p>Devlet ve şirketlerin tüm kaynaklarına rağmen kifayetsizliği ortadayken, bu inisiyatiflerin acil duruma refleks gösterebilmelerinin sebebinin, olağan durumda da özgür bilgi için mücadele eden örgütlü yapıların varlığı olduğunu görmezden gelmemek gerekir. Acil bir durumda eğitim dijitalleşecekse, özgür bir eğitim yazılımı (örneğin Moodle), sağlık personeli için yüz kalkanları basılacaksa özgür belge formatları (örn. stl), virüsün yayılımının kalman filtresiyle tahmini yapılacaksa özgür bir programlama dili (örn. R), bir hastane bilgi sistemi gerekiyorsa özgür bir yazılım (örn. GNU Health) insanlığın ortak üretimi ve malı olarak özgürlüğümüzü ihlal etmeden kullanılabilir. Bu olağan dışı süreçte yine bilgi özgürlüğü adına gibi görünen, ancak aslında çok temelden özgürlükle çatışan, bir davranış daha gözlemliyoruz. Bazı akademik yayınlar, kabuklarına çekilen insanlar okuyabilsinler diye yayınlarını &ldquo;açık erişime&rdquo; açtılar[11]. Bu noktada bir soru beliriyor, bunca zaman, hayatlarımız olağan akışındayken, bu akademik yayınlara erişmemiz, onları okumamız istenmiyor muydu yani? Hal böyleyken açık erişim ağzınıza bir parmak bal çalıp, aynı zamanda özgürlüklerinizi de çalmaya devam etmektir. Bilim, insanlık tarafından ve insanlık içinken; bu yayınların bunca zaman erişim kısıtlamalarına tabi tutulması ile devletin bir web sitesini sansürlemesi arasında teknik olarak bir fark yoktur. İkisi de çoğunlukla yasaldır. Sorun meşru olmayışlarıdır.</p>
<p>Günlerdir yapılan #evdekal çağrısının sebebi, bu konunun yalnızca bizim bireysel sağlığımızla ilgili olmayışıdır. Evde kal çağrıları toplumun bütün olarak güvende kalabilmesi için bireysel fedakarlık talebinde bulunmakta ve &ldquo;kişisel özgürlüğü&rdquo; adına sokağa çıkanları herkesi tehlikeye attıkları gerçeği karşısında ayıplamaktadır. Özgür yazılımlar kullanmamaya tam da aynı sebeple, şahsi bir tercihmiş gibi yaklaşamayız[12]. Bu sözde şahsi tercih, diğer tüm insanların özgürlük hakkından çalmak anlamına gelir. İmkan varken özgür yazılımlar ve hizmetler kullanmayarak boyun eğdiğimiz haksızlıkları, içinde bulunduğumuz topluluklara bir virüs gibi bulaştırdığımızı söylersek, yersiz bir benzetme yapmış olamayız. Her yaygınlık kazanan özgür olmayan yazılım ve hizmet toplumun kaynaklarından ve özgürlüğünden çalmakta ve semirmekte. O yüzden ekliyoruz,<br>
#evdekalınveözgürleşin!</p>
<p>Çoğu sorun yaşantımızın günlük bir parçasıdır ancak bazı olaylar bizim dünyayı algılayış şeklimizi değiştirmek ve esas sorunları görünür kılmak gibi bir güce sahiptir. Yaşadığımız salgının ortak deneyimleri, yaygınlaşan dijital yaşamlarımızın getirdiği değişiklikleri belirginleştirdi. Dijital yaşamlarımızın en temel sınırları &ldquo;mülkiyet&rdquo; kavramları ile şekilleniyor. Bu noktada ortaklığı neredeyse olmayan patent, marka ve telif konularını hatalı bir şekilde kapsamaya çalışan sözde &ldquo;fikri mülkiyet&rdquo; şemsiyesini[13] tartışmalı, özgür yazılımlar, özgür donanımlar ve özgür belge biçimlerini konuşmalıyız.</p>
<p>Analog hayatlarımızla dijital yeni yaşantımız arasındaki sınırlar bulanıklaşırken eski hayatlarımızdaki haliyle özgürlük kavramının, dijital bir kopyasını oluşturmazsak absürtün olağanlaşmasını kanıksamak zorunda kalacağız. Tüm insanlığa ait olan bilgi, zincirlerinden kurtarılmalıdır. Kurtarılmalıdır ki; medeniyeti bugünlere getiren bilgi paylaşımı geleceğimizi de aydınlatsın. Yaşam konusu donanımların patent zincirlerine vurulduğu, bilimsel araştırmaların kar için yağmalandığı bir dünyanın geleceği olamaz. Dolayısıyla bu metin özgür yazılım ve tüm özgürlükler için bir mücadele çağrısıdır.</p>
<pre><code>Referanslar:
1: u.oyd.org.tr/fsmi
2: u.oyd.org.tr/aaot
3: u.oyd.org.tr/oy
4: u.oyd.org.tr/drm
5: u.oyd.org.tr/Xra
6: u.oyd.org.tr/qdY
7: u.oyd.org.tr/mw4
8: u.oyd.org.tr/MIJ
9: u.oyd.org.tr/Py6
10: u.oyd.org.tr/do
11: u.oyd.org.tr/l2d
12: u.oyd.org.tr/otd
13: u.oyd.org.tr/fm
</code></pre></description>
</item>
<item>
<title>DRM tehlikesi</title>
<link>https://www.oyd.org.tr/yazilar/drm/</link>
<pubDate>Fri, 27 Mar 2020 00:38:03 +0300</pubDate>
<p>Favori kitabevinizden satın aldığınız bir kitabı, yalnızca evinizin salonunda bulunmak zorunda olan, Kardeşler Mobilya&rsquo;dan alınma bir koltuğa oturarak okuyabildiğinizi ve üzerine de Portakal Kalem üretimi siyah renk bir kalemle not alabildiğinizi hayal edin. Bunun haricinde yapacağınız her türlü okumanın da yasak olduğunu. Bu kitabı sadece Gomore marka bir kitaplığa koyabildiğinizi, hatta bir sabah kalktığınızda kitabın kitaplığınızdan &ldquo;sözleşmesinin bittiği&rdquo; gerekçesiyle yok olduğunu. Saçma gibi geliyor değil mi? Ama artık bu bir gerçek, DRM yüzünden.</p>
<p>Hayatlarımızı dijital dünyaya bu denli göç ettirmeden önce, medyaları çoğunlukla fiziksel olarak edinerek kullanmaktaydık. Örneğin müziklerimiz kasetlerde veya CD&rsquo;lerde duruyordu, eğer müzik dinlemek istiyorsak ya bir dükkana gidip fiziksel olarak o albümün bir nüshasını alıp evdeki kasetçalarımıza takıp keyfimize bakmamız, ya da akşama kadar radyonun başında sevdiğimiz şarkının çalmasını beklememiz gerekiyordu. Filmler için de durum benzerdi, filmler VHS ya da Betamax gibi kaset medyalarda ya da DVD&rsquo;lerde (bir dönem ise maalesef VCD&rsquo;lerde) satılıyordu, filminizi alıp ya da kiralayıp, soğuk bir bira ve atıştırmalıklar eşliğinde istediğiniz gibi izleyebilirdiniz, eğer evinizde o medyayı oynatabilecek bir oynatıcı varsa tabi.</p>
<p>Müzik veya film gibi dijital medyalarda hep bir &ldquo;format savaşı&rdquo; [1] vardı, bir film Beta&rsquo;ya çıkar sizde VHS vardır, MiniDisc oynatıcı almışsınızdır sevdiğiniz sanatçının sadece kaset albümü çıkmıştır, hayranlık duyarak aldığınız LaserDisc oynatıcınız için bir de bakmışsınız artık film çıkmıyor&hellip; Bu sorunları yaşamadığımız yegane medya ise kitaplar olmuştur, gözleriniz görüyorsa ve ortam yeteri kadar aydınlıksa kitap okumanızın önünde bir engel yoktur, hatta körler için Braille alfabesinde yazılan kitaplar vardır. Kitaplar optik ve bant medyalar gibi dayanıksız da değildir ayrıca, ciddi şekilde ıslanmadığı, &ldquo;yakılmadığı&rdquo; [2] veya gümüşçükler tarafından yenmediği sürece çoğunlukla dayanır, 20 sene öncesinden sorunsuz çalışan bir kaset bulmak imkansıza yakınken, 16. yüzyılda basılan kitaplar olduğu gibi durmaktadır.</p>
<p>Konu sadece dayanıklılıktan veya medyayı kullanabilme özgürlüğünden ibaret değildir, bir film, albüm veya kitap &ldquo;nüshası&rdquo; satın aldığınızda o nüsha artık sizindir. Aldığınız bir DVD filmi ister DVD oynatıcıya takarsınız, ister bilgisayarınızda izlersiniz; medyanın dayanıksızlığını göz önüne alıp &ldquo;ripleyip&rdquo; bilgisayarınıza kopyalayabilirsiniz, filmi izlemek isteyen bir arkadaşınıza verebilirsiniz, üzerine gülen suratlar çizebilirsiniz, en nihayetinde de eğer ondan kurtulmak istiyorsanız satabilirsiniz. Kitaplar için de durum çok benzerdir, istediğiniz yerde okuyabilir, fotokopisini çekebilir, kitabı tarayabilir, sandalye olarak kullanabilir, bir kütüphaneye bağışlayabilirsiniz. Çünkü kitabın veya DVD&rsquo;nin içerisideki veri sizin olmasa bile, &ldquo;nüshası&rdquo; sizindir.</p>
<p>Ancak mevcuttaki dijitalleşme içerisinde, fiziksel medyalardan dijital akışlara doğru bir eğilim içerisindeyiz. Normalde fiziksel medyada istense de uygulanamayan özgürlük kısıtlamaları maalesef ki dijital mecralarda uygulanabilir hale geldi. Spotify&rsquo;dan dinlediğiniz bir müziği, &ldquo;Premium&rdquo; aboneliğiniz bitince cihazınıza indirmiş olsanız dahi dinleyebilir misiniz? Netflix&rsquo;te var olan bir diziyi video oynatma yeterliliğine sahip olsa bile &ldquo;Netflix uygulaması&rdquo; çalışmayan bir cihazda izleyebilir misiniz? İşte bunları yapmanızı engelleyen &ldquo;teknoloji&rdquo; DRM&rsquo;dir.</p>
<p>DRM, orijinal açılımıyla &ldquo;Dijital Haklar Yönetimi&rdquo;, doğru ifadesiyle &ldquo;Dijital Kısıtlamalar Yönetimi&rdquo;; indirilebilir, çevrimiçi veya aktarılan medya içeriklerinde kullanılan bir tahakküm aracıdır. Satın aldığınız, parasını ödediğiniz medyayı, kendiniz için bile olsa kullanmanızı, kopyalamanızı, paylaşmanızı veya yedeklemenizi engeller. Bunun ötesinde, DRM’in pratik zararları şunlar olabilir; bir filmi izlemek için erişilebilirlik araçlarına ihtiyaç duyuyorsanız bunları kullanamayabilirsiniz, sahibi olduğunuz medyaya istediğiniz zaman istediğiniz şekilde erişemeyebilirsiniz; türetimin ve hacklemenin doğasından gelen yaratıcılığınız, bu kısıtlamalardan dolayı yontulabilir. Hepsinden önce, DRM’in beraberinde getirdiği tahakküm mekanizmaları bireysel özgürlüklerinizi ihlal eder.</p>
<p>Amazon&rsquo;dan bir e-kitap &ldquo;satın aldığınızda&rdquo;, ki kitabı aslında satın alamazsınız, yalnızca kitabı belirli koşullar dahilinde &ldquo;okuma hakkını&rdquo; [3] edinirsiniz, ilk paragrafta bahsedilen durumu canlı canlı yaşarsınız. Kitapları yalnızca Amazon&rsquo;un ürettiği Kindle cihazlarında okuyabilir, onun istediği yerlere not alabilirsiniz. Hatta mahremiyetinize [4] de saygı gösterilmez, aldığınız notlar Amazon tarafından okunur.</p>
<p>Çok ironik bir biçimde, Amazon kullanıcıların &ldquo;satın aldıklarını düşündükleri&rdquo; George Orwell&rsquo;in 1984 kitabını, kitabın yayıncısıyla olan sözleşmesinin bittiği gerekçesiyle uzaktan silmiştir [5]. Bu hissi anlamak için şöyle hayal edin, bir gece uyumadan önce 1984'ü okuyorsunuz, kitaplığınıza koyuyorsunuz, sabah kalktığınızda bulamıyorsunuz. Çiftartı iyi!</p>
<p>Hatta DRM marifetiyle özgürlüğümüzü ortadan kaldırmaya yemin etmiş bazı firmalar, kitaplarının &ldquo;lisans sözleşmelerine&rdquo; kitabı yüksek sesle okumanızın yasak olduğuna dair bir madde eklemekten bile utanmamışlardır.</p>
<p>Son tahlilde, DRM özgürlüğümüze düşman bir yapıdır, tasarımı gereği kusurludur [6]. Ancak elbette DRM olmadan dijital dünyadan faydalanmak da mümkündür, eskiden olduğu gibi fiziksel medyalar kullanarak, kullanıcılarını DRM&rsquo;e zorlamayan hizmetleri tercih ederek [7], mümkün olmayan durumlarda ise bilgiyi ve veriyi &ldquo;özgürleştirerek&rdquo; DRM&rsquo;siz yaşayabilir ve özgürlüğünüzü koruyabilirsiniz.</p>
<pre><code>Referanslar:
1: u.oyd.org.tr/UI9
2: 451°F
3: u.oyd.org.tr/JEy
4: u.oyd.org.tr/mhr
5: u.oyd.org.tr/wat
6: u.fsf.org/dbd
7: defectivebydesign.org/guide
</code></pre></description>
</item>
<item>
<title>Neden açık kaynak değil özgür yazılım?</title>
<p>Her özgür yazılım açık kaynaktır ancak her açık kaynak özgür yazılım değildir. Bunu daha doğru anlayabilmek için özgür yazılımın tarihine biraz göz atmak gerekir. Özgürlük kavramı, ancak ortada bir tahakküm aracı mevcut olduğunda anlam kazanır; nasıl ki binlerce yıl önce ortada hiçbir devlet yokken ve mülkiyet tanımlanmamışken toplumsal bir özgürlük mücadelesi ve dahi özgürlük kavramının kendisi söz konusu değilse, mülk yazılımlar ortaya çıkmadan önce de özgür yazılım kavramına ihtiyaç duyulmamıştı.</p>
<p>Yetmişli yıllarla birlikte bilişim dünyasındaki bütün yazılımlar mülk hale gelmişti. Seksenlere girilirken, bir bilişim sisteminin maliyetinin çoğunu artık yazılımlar oluşturmaktaydı. Dolayısıyla bilgisayarlar çoğunlukla şirketlerde ve üniversitelerde bulunmaktaydı. Burada &ldquo;Ama benim Commodore 64'üm veya Amstrad'ım vardı&rdquo; diyenleriniz olabilir, ama onlar &ldquo;ev bilgisayarları&rdquo; veya &ldquo;mikrobilgisayarlar&rdquo;, bahsettiğim konunun dışındalar.</p>
<p>Bu süreçte, binlerce dolar ödeyip satın aldığınızı düşündüğünüz yazılımları aslında satın almış olmuyordunuz, sadece yazılım size belirli koşullar altında kullanmanız için lisanslanıyordu. Yazılım artık ticari bir üründü, ama diğer ticari ürünlerden çok önemli bir farkı vardı. Elinizde 1 ton buğday olduğunu düşünün. Yaptığınız her satışta elinizdeki buğday azalacak ve en nihayetinde bitecektir. Bunun haricinde buğdayı elde etmek için yaptığınız elle tutulur masraflar vardır; traktörlerin ve biçerdöverlerin yaktığı mazot, tarlada çalışan tayfanın yevmiyeleri, buğdayın tarladan depoya ve depodan satılan yere nakliye hizmetleri, buğdayların konulduğu çuval&hellip;</p>
<p>Yazılım buradaki farkı şu, eğer elinizde bir tane yazılım varsa istediğiniz kadar satın elinizdeki yazılım &ldquo;azalmayacaktır&rdquo;. Depolaması ve nakliyesi ya masrafsız ya da birkaç disket kadar masrafa sahiptir. Ayrıca yazılımı oluştururken illa ki &ldquo;tayfa&rdquo; çalıştırmak zorunda değilsiniz, kendi başınıza da yazmış olabilirsiniz.</p>
<p>Ayrıca bir yazılımı temelde &ldquo;sıfırdan oluşturmuş&rdquo; olmanız mümkün değildir. Yazdığınız her yazılım, insanlığın ortak birikiminin bir ürünüdür. Bilgi, insanlık tarihi boyunca kümülatif olarak mevcut noktaya gelmiştir. Yazılımı geliştirirken de, bu birikimden faydalanırız; matematikten, fizikten, elektronikten ve bunların alt dallarından yazılımın yazıldığı donanımdan üzerinde geliştirildiği işletim sisteminden, yazılımın yazıldığı programlama diline ve onun derleyicisine kadar pek çok parça, çok ayrı zamanlarda çok ayrı insanlar ve topluluklar tarafından geliştirilmiştir. Bu koşullar altında yazılımın &ldquo;yaratıcısı&rdquo; olarak bu yazılımı &ldquo;mülk edinmek&rdquo; ve insanların yazılıma erişimini kısıtlamak ne kadar doğrudur?</p>
<p>1983 yılında Richard M. Stallman, MIT&rsquo;deki ofislerinde bulunan bir yazıcıda yaşadığı bir kağıt sıkıştırması sorununu, yazıcının bellenim (firmware) yazılımı mülk olduğu için tüm imkanlara sahipken çözemedi ve bu noktadan hareketle özgür yazılım kavramını ortaya atmıştır. Ayrıca dönemin en yaygın kullanılan işletim sistemi olan UNIX&rsquo;in, bire bir uyumlu bütünen özgür bir halini oluşturmak için GNU işletim sistemi projesini başlatmıştır. Çünkü kendi ifadesiyle &ldquo;bir yazılımı sevdiyseniz onu başkalarıyla paylaşabilmeniz gerekir&rdquo;.</p>
<p>Bu noktada yazılım özgürlüğü de ilk defa ifade edilmiştir. Bir yazılımın özgür olabilmesi için dört temel özgürlüğü sağlaması gerekir:</p>
<ul>
<li>Kullan: Yazılımı her koşulda kullanabilme özgürlüğü.</li>
<li>Araştır: Yazılımın nasıl çalıştığını anlama ve onu değiştirebilme özgürlüğü.</li>
<li>Paylaş: Yazılımı kopyalama ve paylaşma özgürlüğü.</li>
<li>Geliştir: Yazılımı değiştirip, değiştirilmiş ve geliştirilmiş hallerini dağıtma özgürlüğü.</li>
</ul>
<p>Bu noktadan itibaren yıllar içerisinde geliştirilmeye devam edilen GNU işletim sistemi, en nihayetinde 1991 yılında geliştirilmeye başlanan Linux çekirdeği ile bir araya geldi ve bugün kullandığımız GNU/Linux işletim sistemi ortaya çıktı. GNU/Linux başta olmak üzere bu süreçte geliştirilen bütün özgür yazılımlar tek bir ortak amaç doğrultusunda yazıldı: Kullanıcıların özgürlüğünü sağlamak.</p>
<p>Ancak özgürlük, kendi başına politik bir kavram olarak vardır. Bir tahakküm unsuruna karşı bir mücadele doğrultusunda var olur. Özgürlükten söz ettiğinizde, doğal olarak taraf olur ve özgürlüğünüzü elinizden almaya çalışan bir şeye karşı cephe alırsınız. Yazılım özgürlüğü özelinde bu durum bazı insanları rahatsız etmekteydi, çünkü yazılım özgürlüğü doğası ve karakteristiği gereği politik bir alan olarak var olmak durumundaydı ancak dönemin özgür yazılım topluluğu içerisinde apolitik olmak isteyen bir kitle mevcuttu. Bununla beraber, şirketler ve devletler &ldquo;özgür yazılım&rdquo; ifadesinden ve özgürlük felsefesinden pek hoşnut değildi.</p>
<p>Bu gelişmelerle birlikte 1998 yılında ilk defa &ldquo;açık kaynak&rdquo; tanımı &ldquo;özgür yazılım&rdquo; ifadesinin yerine ortaya atıldı. Açık kaynak, özgür yazılımın politik duruşu ve felsefik yaklaşımının aksine, kullanıcıların ve geliştiricilerin katılımını ve yazılımın oluşumu ve gelişimini, kalitesini ön plana alan pragmatik bir yaklaşım olarak ortaya çıktı. Başlarda bütünen özgür yazılımın yerini alması istense de, doğal olarak topluluk buna karşı çıktı. Çünkü topluluğun içerisinde konuyu yalnızca yazılım geliştirme olarak değil, bir özgürlük mücadelesi olarak addeden çok geniş bir kitle mevcuttu.</p>
<p>Bu noktada bir ayrımı daha yapmak gerekir, &ldquo;açık kaynak&rdquo; ve &ldquo;açık kaynak kod&rdquo; da birbirinden ayrı iki kavramdır. &ldquo;Açık kaynak kodlu yazılım&rdquo;, kaynak koduna erişebildiğiniz herhangi bir yazılım anlamına gelir. &ldquo;Açık kaynak&rdquo; ise, özgür yazılıma benzer şekilde kullanıcıların bazı &ldquo;haklarını&rdquo; tanımlar. Örneğin TrueCrypt ismindeki bir disk şifreleme yazılımı, &ldquo;açık kaynak kodludur&rdquo; ancak yazılımı çalıştırabilmek bazı koşullara bağlandığı için ve yazılımın kopyalanması hususunda bazı noktalara şerh düşüldüğü için &ldquo;ne özgürdür ne de açık kaynaklıdır&rdquo;.</p>
<p>Özgür yazılım ve açık kaynak arasındaki temel fark, yaklaşım farkıdır. Özgür yazılım kullanıcının özgürlüğünü esas alır, temel dayanağı budur. Mülk olanın ve mülk edinmeye çalışanın karşısında durur. Basın özgürlüğü gibi, ifade özgürlüğü gibi, düşünce özgürlüğü gibi bir özgürlük mücadelesidir. Açık kaynak ise bir yazılım geliştirme stratejisidir, yazılımın gelişmişliğini ön plana alır. Daha çok katılımcıya ulaşmaya ve daha kaliteli yazılımlar elde etmeye çalışır.</p>
<p>Eğer özgür olmak ve özgürlük sizin için önemliyse, özgür bir dünyada yaşama hayaliniz varsa &ldquo;özgür yazılım&rdquo; kavramını kullanın. Özgürlüğün kişisel tercihiniz olmadığını, ancak hepimiz özgür olmak için çabaladığımızda gerçekten özgür olabileceğimizi unutmayın.</p>
<description><p>Mahremiyet, gizlilik ile eş anlamlı değildir. Mahremiyet, yapılan veya bilinen şeyin ne olduğu bilinse bile içeriğinin gözlenmemesidir. Bu bakımdan çok temel, insan olmanın neredeyse yapı taşı olan bir beklentidir. Homo Sapiens Sapiens olarak gelişimimizi borçlu olduğumuz etkenlerden biri dedikodu yapmamızdır. Bir topluluk içindeki ilişki dinamiklerinin tespitine yarayan bu özellik topluluğun faydasına ama bireylerin olasılıkla zararına çalışan bir mekanizma. Nihayetinde herkesin sır olarak gördüğü veya varlığı tahmin edilse bile kesinlik kazanması istenmeyen olgular insanlar olarak bizimle hep var oldu. Mahremiyet tam olarak bu olguların özel kalmasının konusu.</p>
<p>Mahremiyeti örneklemek gerekirse; Bir kimsenin kabaca tuvalette ne yaptığı tahmin edilebilir. Yine de tuvaletin kapısı kapatılır çünkü gerçekte neler olabileceği bilinse bile bunun gözler önünde olması arzulanmaz. Fakat tuvalete gidildiği gerçeği gizlenmeye gerek duyulmaz, mahremiyet arzulanır yani &ldquo;kimse ben bir mutfakta su içeyim&rdquo; diyerek tuvelete usulca kaçmaz. Latince özel anlamına gelen &ldquo;privatus&rdquo; kelimesinin 12. yüzyılda Fransızca&rsquo;da &ldquo;privé&rdquo; olarak tuvalet anlamında kullanılması hali ile şaşırtıcı değildir.</p>
<p>Gizlilik ise mahremiyetten farklı olarak açıkça bir olgunun gizlenmesi amacını gerektirir. Bu bir kasa ile örneklenebilir. Kasanın içinde ne olduğunu bilemezsiniz. Kasaya bir şey koyan da kasanın bunu koruması kadar gizlemesini de arzular. Hali ile şeffaf kasalarımız olmadığı gibi kasaların içinde genel olarak ne olduğuna dair bir fikrimiz de yoktur.</p>
<p>Nihayetinde tüm benliğimiz ve sosyal yapımız insanların kendilerine ait yaşantıları olmasına dayalı. Porno izlediğiniz tahmin edilebilir ama ne izlediğinizin bilinmesi gerekmez, nerelerden alışveriş yaptığınız bilinebilir ama bunu ne sıklıkla yaptığınızın bilinmesi gerekmez, bedeninizden memnun olmadığınız düşünülebilir ama bununla ilgili endişelerinizin tüm açıklığı ile bilinmesi gerekmez. Örnekler sürdürülebilir ama mahremiyet bir lüks değil bir haktır, varoluş halidir ve bugün tüm insanlığın elinden hızla alınmaya çalışılmakta.</p>
<p>Elbette mahremiyetin bir kavram olarak var olması bunun karşısında bir güç olduğunun da kanıtı. Devletler, şirketler, insanlar&hellip; İnsanların mahremiyetine karşı tüm bu tehditlere rağmen bireyler hakkında ulaşılabilecek bilgi bir yüz yıl önce oldukça azdı. Bugün ise sayısal teknolojilerin ve İnternet&rsquo;in imkanlarının büyümesi ile korkutucu miktarda veriyi çok uzun süreler saklayabiliyor, bunları kolaylıkla işleyip sonuç çıkarabiliyoruz. Bu gerçekliğin etrafına kümelenmiş bi grup şirket ve devletin durumu kar ve kontrol arzusu ile daha da körüklemesi insanlık için durumu çok daha kötü hale getirmekte.</p>
<p>Mahremiyete yönelen saldırı ve insanların inkarı sadece soyut bir gözlem değil. Bugün gözün görebildiği neredeyse her yerde bir zamanlar insanların lehine çalışan sistemler giderek onların aleyhine güç sahiplerine çalışmaya başlamış durumda. <a href="https://www.eff.org/deeplinks/2019/08/amazons-ring-perfect-storm-privacy-threats">Amazon Ring Kapı Kameraları</a>, <a href="https://www.eff.org/wp/law-enforcement-use-face-recognition">Çevrimiçi Reklamcılık</a>, <a href="https://apnews.com/9156fb1226356ac0953598fddc878d1b">Yüz Tanıma Sistemleri</a>&hellip;</p>
<p>İnsanların mahremiyetinin kenara itilmesi, toplumsal tepkinin yeterince gösterilmemesi, insanlara &ldquo;saklayacak bir şeyleri&rdquo; olmadığına, saklayacak şeyleri olmayanların da &ldquo;korkmak&rdquo; için bir sebebi olmadığına dair bir inancın aşılanması ile durum giderek kötüleşmekte. Her türlü verinizi çalan cep telefonları, en basit işlevi kişisel verilerinizi talep etmeden yapmayan yazılımlar, şehirleri sarmış kamera sistemleri, yüz tanıma sistemleri ile giderek belirsizleşen bir &ldquo;suçlunun&rdquo; takibi, sosyal puanlama ile toplum kontrolü&hellip; Tüm bunlar bir distopya denemesi değil bugün yaşanan gerçekler!</p>
<p><strong>Mahremiyet tali değil aslidir!</strong></p>
<p>-Kendiniz dahil herkesin mahremiyetinine önem vermek kişisel bir tercih değil toplumsal bir gerekliliktir.</p>
<p>-Saklayacak bir şeyiniz yoksa bile mahremiyetinizin olmadığı bir dünyada muktedirler tarafından sizi korkutacak bir şey yaratılabilir.</p>
<p>-Hayatınızın her köşesinin izlenmesine bugün razı gelirseniz ileride istemediğinizde geç olacaktır.</p>
<description><p>Özgür yazılım ve özgürlük üzerine konuşurken, bazı kelimeler konuştuğumuz konuyu bağlamından çıkartabilmekte ve bizi yanılgıya düşürebilmektedir. Bu tarz kullanımdan kaçınılması gereken veya kullanılırken dikkatli olunması gereken kelimeleri listeledik.</p>
<p>Özgür bir yazılımdan, donanımdan, sanat eserinden ya da belgeden bahsederken, &ldquo;özgür&rdquo; yerine &ldquo;açık&rdquo; ifadesini kullanmak, bahsedilen şeyin bağlamını &ldquo;özgürlük&rdquo; noktasından çıkartarak farklı bir yöne sürüklemektedir. Özgür yazılım, daha doğrusu özgür &ldquo;x&rdquo; veya &ldquo;x özgürlüğü&rdquo; ifadeleri, var olan şeyin özgürlüğüne vurgu yaparak tarihsel süreçleri ve birikimleri olan bir hak mücadelesine referans verirken, açık ifadesini kullandığımızda bütün bu kümülatif birikimi hiçe saymış oluruz. Bu yüzden <strong>&ldquo;açık kaynak&rdquo;</strong> yerine <strong>&ldquo;özgür yazılım&rdquo;</strong>, <strong>&ldquo;açık donanım&rdquo;</strong> yerine <strong>&ldquo;özgür donanım&rdquo;</strong>, <strong>&ldquo;açık belge&rdquo;</strong> yerine <strong>&ldquo;özgür belge&rdquo;</strong> ifadelerini kullanmak daha doğru olacaktır.</p>
<h3 id="bayan">Bayan</h3>
<p>Kadınlardan bahsederken lütfen &ldquo;bayan&rdquo; ifadesini kullanmayın. Kadın kadındır.</p>
<p>Dünyanın neredeyse bütün dillerine &ldquo;ücretsiz&rdquo; ve &ldquo;özgür&rdquo; iki ayrı kelimeyle ifade edilirken, maalesef ki _lingua franca_mız İngilizce&rsquo;de ikisi aynı kelimeyle ifade ediliyor. Bu da, İngilizce&rsquo;den çevirilen metinlerde, &ldquo;free software&rdquo; ifadesinin hem &ldquo;ücretsiz yazılım&rdquo; hem de &ldquo;özgür yazılım&rdquo; olarak çevirilebilmesine olanak sağlıyor. &ldquo;Free software&rdquo; ifadesi, yalnızca yazılımın özgürlüğüne vurgu yapar, &ldquo;free&rdquo; kelimesinin &ldquo;ücretsiz&rdquo; anlamıyla bir ilgisi yoktur.</p>
<h3 id="bulut">Bulut</h3>
<p>&ldquo;Bulut (bilişim)&rdquo; veya &ldquo;cloud (computing)&rdquo; ifadeleri, temelde anlamı açık olmayan ifadelerdir. İnternet&rsquo;e bağlı olmak veya İnternet üzerinden iletişim kurmak haricinde birbiriyle ilgisi olmayan birçok alan için ortak olarak kullanılmakta, bu da kavramsal bir karmaşaya sebebiyet vermektedir. Bulut denilen şey temelde uzakta bulunan bir bilgisayar veya bilgisayarlardan ibarettir, ancak kelimenin kendisi (özellikle de serverless gibi yeni kelimelerin de etkisiyle) kullanıcının üzerinde sanki karşı tarafta bir bilgisayar yokmuş gibi bir algı yaratır.</p>
<p>Hazır veri depolama sunucusu hizmetleri de, SaaSS sistemleri de, uzak VPS sunucular da, Nextcloud gibi kendi sunucularınızı kurabileceğiniz yapılar da ortak olarak bulut ifadesini kullanmaktadır. Bunlardan özellikle hazır veri depolama sunucuları (Örn: Google Drive, Yandex.Disk veya OneDrive gibi) ve SaaSS&rsquo;lar birer gözetim aracıdır ve mahremiyet düşmanı haline gelebilir.</p>
<p>Bulut yerine &ldquo;uzak sunucu&rdquo;, &ldquo;depolama sunucusu&rdquo; veya &ldquo;VPS&rdquo; gibi amacına uygun kelimeler kullanmayı tercih edebilirsiniz.</p>
<p>Creative Commons, basitçe yazılım olmayan içerikler için kullanılan bir lisans grubudur. Creative Commons lisanslarından bazıları özgür, bazıları ise değildir. Bir medya için &ldquo;Creative Commons ile lisanslı&rdquo; ifadesini kullandığınızda, özgür olup olmadığına dair herhangi bir ifade kullanmış olmazsınız. Çünkü CC lisanslarından yalnızca üç tanesi (CC0, CC BY, CC BY-SA) özgür lisanslardır, diğerleri ise <strong>mülktür</strong>.</p>
<p>Bu sebepten, eğer özgür bir CC lisansı ile lisanlanmış bir içeriğin özgür olduğunu ifade etmek istiyorsanız, &ldquo;özgür CC lisanslı&rdquo; veya örneğin &ldquo;CC BY-SA lisanslı&rdquo; ifadelerini kullanmanız daha doğru olacaktır.</p>
<p>DRM, sadece kullanıcılar üzerinde tahakküm kurmak ve kullanıcıların özgürlüklerini kısıtlamak için kullanılan bir yöntemdir. DRM&rsquo;in açılımındaki &ldquo;haklar&rdquo; (<em>İng.</em> Digital Rights Management) ifadesi, sadece kara propaganda amacıyla kullanılmaktadır, gerçeklikle örtüşmemektedir. Bu yüzden, tepkinizi göstermenizi ve DRM için gerçekten bir açılıma ihtiyacınız varsa &ldquo;Dijital Kısıtlamalar Yönetimi&rdquo; (<em>İng.</em> Digital Restrictions Management) ifadesini kullanmak duruma daha uygun olacaktır.</p>
<p>Özgür yazılım topluluğu veya özgür yazılımları bir &ldquo;ekosistem&rdquo; olarak tanımlamak yanlıştır. Çünkü ekosistem, özgür iradenin ve etik anlayışın yokluğunu, güçlü olanın zayıf olanı, büyüğün küçüğü yemesini ifade eder. Doğada hayvanların birbirini yemesi olağandır, ancak özgür yazılım topluluğunda &ldquo;barış içerisinde bir arada bulunmak&rdquo; esastır, güçlü zayıfı ez(e)mez. Bu sebepten lütfen özgür yazılıma ve ilintili konulara &ldquo;ekosistem&rdquo; etiketini yapıştırmayın.</p>
<h3 id="erişim">Erişim</h3>
<p>Erişim, özellikle de &ldquo;açık erişim&rdquo;, açık kaynaktan daha tehlikeli ifadelerdir. Genellikle akademi çevresinden olan insanların kullanırken &ldquo;ağız alışkanlığı&rdquo; olarak tanımladığı &ldquo;açık erişim&rdquo; ifadesi, özgür yazılım felsefesinin getirdiği temel özgürlükleri hiçe sayar, yalnızca yazılıma veya veriye ulaşabilmeyi hedefler. Örneğin Vikipedi&rsquo;yi özgür yapan şey, üzerindeki maddelerin ve diğer içeriğin 4 temel özgürlüğü sağlamasıdır, açık erişim ise ilgili veriyi yalnızca okuyabilmeyi (eyes only) savunmaktadır. Bu yüzden &ldquo;açık erişimli yazılım&rdquo; veya &ldquo;erişilebilir yazılım&rdquo; gibi ifadeler yerine &ldquo;özgür yazılım&rdquo; ifadesini kullanmak daha doğrudur.</p>
<p>Bir web araması yaparken kullanabileceğimiz tek arama motoru Google değildir. <a href="https://duckduckgo.com">DuckDuckGo</a> gibi mahremiyetinize saygı gösteren arama motorları da vardır. Bu sebeple web aramasından bahsederken &ldquo;web&rsquo;de aramak&rdquo; veya sadece &ldquo;arama yapmak&rdquo; ifadelerini kullanmak daha uygundur.</p>
<h3 id="kapalı">Kapalı</h3>
<p>Özgür olmayan yazılımlar, <strong>mülk yazılımlardır</strong>; mülk yazılımları &ldquo;kapalı&rdquo; ifadesiyle nitelemek, açık kaynağa bir referans vermektedir. Bu yüzden doğru ifade &ldquo;mülk yazılım&rdquo; (<em>İng.</em> proprietary software) olacaktır.</p>
<p>LAMP, genellikle sistem yönetimine yeni başlayan kişilerin ilk tanıştığı kişiler tarafından, GNU/Linux sunucuların üzerine hızlıca web sunucusu ve veritabanı kurmayı salayan bir araçlar bütünüdür. Açılımı, &ldquo;Linux, Apache, MySQL, PHP&quot;dir. Ancak Linux çekirdeği tek başına bir anlam ihtiva etmediği için ve işletim sistemimiz GNU işletim sistemi olduğu içim, doğru kullanım &ldquo;GLAMP&rdquo; (GNU, Linux, Apache, MySQL, PHP)</p>
<h3 id="linux-işletim-sistemi">Linux işletim sistemi</h3>
<p>Linux, 1991 yılında Linus Torvalds tarafından geliştirilmeye başlanan yekpare (monolitik) bir işletim sistemi çekirdeğidir. Linux, yanında bir işletim sistemi olmadan hiçbir işe yaramaz, ayrıca işletim sisteminin görece küçük bir parçasıdır. İşletim sisteminin adı GNU&rsquo;dur, GNU ve Linux çekirdeği bir araya gelerek GNU/Linux işletim sistemini oluşturur. Bu yüzden, hem GNU projesinin itibarı için hem de işletim sisteminin kalanını çekirdekten ayırmak için <strong>GNU/Linux</strong> ifadesini kullanmanızı tavsiye ederiz.</p>
<h3 id="foss">FOSS</h3>
<p>FOSS ifadesi, özgür yazılım ve açık kaynak arasında orta yolculuk görevini üstlenmesi amacıyla uydurulmuş bir kelimedir. Açılımı &ldquo;Free and open source software&rdquo; (<em>Trk.</em> Özgür ve açık kaynak yazılım) olsa da, &ldquo;free&rdquo; kelimesinin İngilizce&rsquo;de hem özgür hem de bedava anlamına gelmesinden mütevellit maalesef ki genelde &ldquo;Ücretsiz ve açık kaynaklı yazılım&rdquo; olarak algılanmaktadır.</p>
<p>Eğer orta yolcu olmak istiyorsanız, FOSS yerine FLOSS ifadesini kullanmanız bir miktar daha doğru olacaktır (Free, libre and open source software). Ancak özgürlüğün tarafındaysanız, en doğrusu <strong>özgür yazılım</strong> demenizdir.</p>
<h3 id="pc">PC</h3>
<p>PC ile bu noktada kastedilen elbette ki &ldquo;kişisel bilgisayar&rdquo; anlamındaki &ldquo;PC&rdquo; değil, Windows çalıştıran makineler için &ldquo;PC&rdquo; ifadesini kullanmaktır. Bunu en çok, bir yazılımı kendi sitesinden indirirken &ldquo;PC/Mac/Linux&rdquo; şeklinde görürsünüz. PC, üzerinde çalışan işletim sisteminden bağımsız olarak &ldquo;kişisel bilgisayar&rdquo; anlamına gelmektedir.</p>
<p>Windows çalıştıran bilgisayarlar için &ldquo;WC&rdquo; ifadesini öneriyoruz.</p>
<p>Microsoft PowerPoint, sunum hazırlamak için kullanılan tek program değildir, LibreOffice Impress veya LaTeX&rsquo;te beamer sınıfı gibi farklı özgür sunum yazılımları da vardır. Bu yüzden sunum hazırlama yazılımları ve sunular için lütfen &ldquo;PowerPoint&rdquo; ifadesini kullanmayın.</p>
<p>Çevrimiçi görüntülü görüşme için &ldquo;skype yapmak&rdquo; ifadesi ziyadesiyle yaygınlık kazanmıştır. Ancak Skype, Microsoft tarafından geliştirilen mülk bir yazılım, aynı zamanda kullanıcılarını gözetleyen bir mahremiyet düşmanıdır. Skype için bir alternatif arıyorsanız, <a href="https://meet.jit.si/">Jitsi</a> öneriyoruz.</p>
<p>Bir yazılımın özgür yazılım olabilmesi için gereken ilk özgürlük, yazılımı her koşulda çalıştırabilme özgürlüğüdür. Dolayısıyla, özgür bir yazılım <strong>ticari amaçlarla da kullanılabilir</strong>. Ayrıca ticari kullanım için hazırlanmış bir yazılım (Ör: GNU Health, GNU Cash, GNU Taler vb.) bütünen özgür olabilir. Bu yüzden, özgür olmayan yazılımları tanımlamak için &ldquo;ticari yazılım&rdquo; ifadesini kullanmak yanlıştır. Ayrıca özgür ticari yazılımlar topluluğumuza ve kültürümüze çok önemli bir katkıdır, bu sebeple özgür ticari yazılımları desteklememiz gerekir.</p>
</description>
</item>
<item>
<title>Neden "şifre değil parola"?</title>
<p>Özgür yazılım veya hack kültürü ile ilgili bir ortama girdiğinizde, sürekli &ldquo;şifre değil parola&rdquo; diye birilerinin uyarıldığını duyarsınız. Peki neden &ldquo;şifre değil parola&rdquo; diye söyleyip duruyoruz? Bu ifadeyi ilk defa duyanlar, bazen hatalı olarak sanki &ldquo;şifre&rdquo; diye bir şey hiç yokmuş gibi düşünebiliyor. Ancak durum biraz daha farklı.</p>
<p>Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı var: Neden domatese patates demiyoruz?</p>
<p><strong>Şifre</strong> (<em>İng.</em> cipher), bir verinin üçüncü şahıslar tarafından anlaşılamayacak hale getirilmesi anlamına gelir. Örneğin, &ldquo;Özgür yazılım, özgür toplum&rdquo; mesajını <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/AES">AES-256</a> algoritması ile şifrelediğimizde aşağıdaki gibi bir sonuç elde ederiz:</p>
</code></pre><p>Bu şifreyi çözmek için, bir <strong>anahtara</strong> ihtiyaç duyarız. Bu anahtar farklı şekillerde olabileceği gibi, bir <strong>parola</strong> da olabilir.</p>
<p><strong>Parola</strong> (<em>İng.</em> password), bir sisteme veya alana girmek veya tanımlanmak için kullanılan sırra verilen isimdir. Örneğin misafirliğe gittiğiniz evin kablosuz ağının <strong>parolasını</strong> istersiniz, <strong>şifresini değil</strong>. Ancak yönlendirici ile bilgisayarınız arasındaki iletişim <strong>şifreli</strong> iletişimdir.</p>
<p>Bu noktada akıllarda temel bir soru oluşuyor: <em>Ha parola demişim ha şifre ne fark eder ki?</em></p>
<p>Evet; özgür yazılım felsefesi ve kültürü ile tanışmamış olan, hack kültürü ile uzaktan yakından bağlantısı olmayan insanlar için muhtemelen fark etmeyecektir. Ancak özgür yazılım <strong>altkültürü</strong> içerisinde bu durum böyle değildir.</p>
<p>Dil, iletişimimizin ve kültürümüzün en temel araçlarından biridir. Her altkültür, kendi <strong>jargonunu</strong> taşır. Jargon, altkültürün üyelerini birbirine bağlayan yegane unsurdur ve üyelerin birbirileriyle aynı noktadan iletişim kurmalarını sağlar. &ldquo;Şifre değil parola&rdquo;, &ldquo;Linux değil GNU/Linux&rdquo;, &ldquo;Gizlilik değil mahremiyet&rdquo; gibi sürekli kullanılan ifadeler, genelde altkültüre dahil olmaya çalışan yeni insanlara işbu jargon nesnelerini kazandırabilmek için bu kadar sık kullanılır. Ayrıca pek çok noktada kavram kargaşasını da engeller.</p>
<p>Örneğin, &ldquo;Geçen GnuPG ile şifrelediğim dosya için gereken şifreyi açacak şifreyi unutmuşum.&rdquo; ifadesinin ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu fark ettiniz mi? Ancak bu cümle şöyle olsaydı çok daha anlaşılır olacaktı: &ldquo;Geçen GnuPG ile şifrelediğim dosya için gereken anahtarı açacak parolayı unutmuşum.&rdquo;</p>
<p>Olması gereken yerde &ldquo;şifre&rdquo; yerine &ldquo;parola&rdquo; ifadesini kullanmak bir jargon nesnesi olduğu gibi, aynı zamanda dilin doğru ve etkin kullanımına da olanak sağlayacaktır.</p>
<p>Birkaç ay önce, aslında her şeyin bir özgür yazılım sorunu olduğu argümanını kafamda oluşturmaya başlamıştım. Kasım ayında düzenlenen SeaGL ve SFSCon konferanslarında, özellikle de mülk teknolojilerin müsakeşe ve duygusal ilişkiler yürütmek noktasında çıkardığı sorunlar üzerine konuşma şansı bulabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.</p>
<p>O günden beridir bu konu üzerine düşünüyorum; teknolojiyi insanlarla tanışmak, buluşmak ve insanlara aşık olmak için kullanırken karşılaştığımız özgürlük ihlalleri ve sorunları üzerine. Sevgililer günü ise, bu düşüncelerimi insanlarla paylaşmak için çok iyi bir şans bence.</p>
<p>Pek çok tanışma sitesi mülk JavaScript&rsquo;ler çalıştırıyor. JavaScript kodları, web sitelerinin çeşitli özellikler kazanabilmeleri için bilgisayarınızda çalıştırdığı yazılımlardır. Mülk JavaScript&rsquo;ler, özgür bir sistem kullanmanızı engelleyen bir <strong>tuzaktır</strong>, ayrıca çeşitli güvenlik riskleri de içerir. Herhangi bir yazılım kötü amaçlı olabilir, ancak mülk JavaScript&rsquo;ler bunu bir adım öteye taşıyor. Neredeyse tüm JavaScript&rsquo;ler, siz bir siteye girdiğiniz anda otomatik olarak çalışır, bu da siz farkında bile olmadan sizi <strong>hedef haline getirebilir</strong>.</p>
<p>Mülk JavaScript, web sitelerini kullanabilmek için elbette tek yol değildir. Bir JavaScript kodu <strong>özgür de olabilir</strong>; LibreJS projesi, gereksiz veya mülk olan JavaScript&rsquo;leri engelleyerek, yalnızca özgür ve gerekli olan JavaScript kodlarını çalıştırmanızı sağlar ve bu yolla <strong>özgürlüğünüzü korur</strong>.</p>
<p>Birçok müsakeşe uygulaması (Örn. Tinder) da mülk yazılımlardır, yalnızca Apple App Store ve Google Play Store&rsquo;da bulunur. İki uygulama mağazası da mülk yazılım çalıştırmayı zorunlu tutar.</p>
<p>Çevrimiçi tanıştığınız kişiyle yüzyüze buluşmak istediğinizde veya birlikte vakit geçirmek istediğinizde, dışarı da çıksanız, evde de otursanız daha fazla mülk yazılım sizi kollarına almak için sırada bekler. Birçok restoran ve otel, rezervasyonlarını mülk yazılımlar çalıştıran web siteleri üzerinden alır. (B)iTaksi veya Scotty gibi taksi uygulamaları da, kullanıcıları ve şoförlerini aynı risklerin altına sokmaktadır. Eğer evinizde romantik bir akşam geçirmeyi planlıyorsanız, yemek veya farklı ihtiyaçlarınızı dışarıdan söylemek istediğinizde Yemeksepeti&rsquo;nin mülk uygulamaları veya Netflix gibi DRM içeren aktarım servisleri sizi cezbedebilir.</p>
<p>DRM; indirilebilir, çevrimiçi veya aktarılan medya içeriklerinde kullanılan bir <strong>tahakküm aracıdır</strong>. Satın aldığınız, parasını ödediğiniz medyayı, kendiniz için bile olsa kullanmanızı, araştırmanızı, paylaşmanızı veya geliştirmenizi kısıtlar. Bunun ötesinde, DRM&rsquo;in pratik zararları şunlar olabilir; bir filmi izlemek için erişilebilirlik araçlarına ihtiyaç duyuyorsanız bunları kullanamayabilirsiniz, sahibi olduğunuz medyaya istediğiniz zaman istediğiniz şekilde erişemeyebilirsiniz; türetimin ve hacklemenin doğasından gelen yaratıcılığınız, bu kısıtlamalardan dolayı yontulabilir. Hepsinden önce, DRM&rsquo;in beraberinde getirdiği tahakküm mekanizmaları bireysel özgürlüklerinizi ihlal eder.</p>
<p>Ama elbette DRM içermeyen seçenekler de mevcuttur. Film izlemek, müzik dinlemek, birbirinize sokulup kitap okumak istediğinizde; özgürlüklerinizden ödün vermeden kullanabileceğiniz seçenekleriniz de vardır. <!-- raw HTML omitted --></p>
<h1 id="birkaç-önemli-nokta-daha">Birkaç önemli nokta daha</h1>
<p>İnsanların cinsel, romantik, ailevi ve hatta platonik ilişkileri ile ilgili olarak kullandıkları pek çok bilişim teknolojisi vardır. Birbirilerine çiçek gönderirler, hediyeler satın alırlar, birbirileriyle iletişim kurmak için her gün WhatsApp, Facebook Messenger, Instagram veya Snapchat gibi uygulamalar kullanırlar. Bu araçlar mülk yazılımlardır, bu araçları kullanmak özgürlüğümüzü farklı yönlerden kısıtlar.</p>
<p>Birbirimizle mülk yazılımlar üzerinden iletişim kurduğumuzda, aslında güvenmememiz gereken teknolojilere <strong>ilişkilerimizin ayrıntılarını, sırlarımızı, özel fotoğraflarımızı teslim etmiş oluruz</strong>. Yazılım özgürlüğü, bilişim teknolojileri ile aramızda bir güven oluşturmak için en temel adımlardan birisidir. Yazılımın aslında ne yaptığını bildiğimizde; hem yazılıma ve yazılımı yazan kişiye güvenebilir, hem de yazılımı kullanma, araştırma, paylaşma ve geliştirme özgürlüklerimizi koruyabiliriz.</p>
<p>Yazılım özgürlüğü, hayatımızın her alanında olduğu gibi ilişkilerimiz için de ziyadesiyle önemlidir. İlişkilerimiz içerisinde özgürlüğe önem vererek sadece kendimizin değil, karşımızdaki kişinin özgürlüğüne de saygı duymuş oluruz.</p>
<p><em><strong>Dipnot</strong>: Bu yazının yerelleştirilmesi sürecinde, &ldquo;dating&rdquo; kelimesinin Türkçe kullanımı üzerine yoğun tartışmalar yaşandı. Bazı öneriler şunlardı: randevulaşmak, buluşmak, sevişmek, flört etmek&hellip; Eğer bu konuda bir yorumunuz varsa lütfen bilgi {güzela} oyd.org.tr adresinden bizimle paylaşın.</em></p>
<description><p>İnsanlığı tanımlayan nesnel bir şey var ise o da doğayı ihtiyaçlarımıza ve arzularımıza göre şekillendirme talebidir. Homo sapiens sapiens olarak, Dünya gezegeninin her köşesine yayılmış ve bildiğimiz kadarı ile evrenin sırlarına en çok yaklaşmış canlılarız, <strong>ve tüm bunları başlatmamıza ucunu sivrilttiğimiz bir çubuk sebep oldu</strong>!</p>
<p>Aletler, bizi tanımlayan her şeyin aracıdır. Yaşamımız, üretimimiz, toplumsal yapılanmamız, kültür olarak adlandırdığımız her şey&hellip; Hepsi elimizdeki araçların bizi getirdiği noktaların yaratısıdır. Bir antilopu avlamak için sivriltilmiş çubuk ile yörüngeye yerleştirilecek bir uydu arasında insan hüneri açısından hiçbir fark yoktur. Bir şeyin yapılması için gerek ve merak var ise; o şey yapılır. Aracın karmaşıklaşması sadece toplumsal örgütlenmenin ilerlemesi ve insanlığın bilgi birikiminin artmasının bir sonucudur.</p>
<p>Artan örgütlenmenin ve yaşamımıza etki eden üretim biçimlerinin bireyler için giderek artan bir etkisi söz konusudur: Yabancılaşma. Bir çubuğun ucunu sivriltmek için gereken bilgi rahatlıkla aktarılabilecek bir bilgidir ve eylem de bir birey tarafından tekrar edilebilecek kolaylıktadır. Körelen çubuğunuzu tekrar bileyebilir, gerekirse kırılan çubuğunuzun yerine bir yenisini yapabilirsiniz. Fakat modern üretim araçlarının ve yaşam ihtiyaçlarının durumunun çok farklı olduğunu kabul etmek durumundayız.</p>
<p>Bu durum, sadece bu yazıyı okuduğunuz aracın karmaşık yapısından kaynaklanmamaktadır. Bu araçların üreticilerinin; aracın üretimine ve çalışmasına ilişkin sırları paylaşmamasından, keşfedilen yöntemleri engellemeye çalışmasından da kaynaklanmaktadır. Bir bilgisayar karmaşık bir nesne olabilir, ama tüm Dünya gezegeninde bunu bir araya getirebilecek sadece sınırlı sayıda insan yoktur; bahsedilen engeller nedeni ile şu anda bunu gerçekleştirebilecek sınırlı sayıda &ldquo;şirket&rdquo; vardır.</p>
<p>Tarihin, insanlar ve nesneler ile ilgili ortaya koyduğu bir diğer kavram ise mülkiyettir. Toplumsal veya bireysel olsun, üretim araçları bir aitlik ile birlikte gelir. Bu aitlik, hukukun tanımlandığı ilk günden beri belirli hakları da beraberinde getirir; kullanma, yararlanma ve semerelerinden faydalanma hakları. Şayet &ldquo;sahip&rdquo; olduğunuz bir şeyi dilediğiniz gibi kullanamıyor, istediğiniz gibi değiştiremiyor, bozulduğunda tamir edemiyorsanız o şeye; sivriltilmiş bir çubuktan daha az sahip olduğunuz gerçeğini de kabullenmeniz gerekir.</p>
<p><strong>Özgürlük bir bütün olarak gelir.</strong> Bir &ldquo;şey&rdquo;, bir kısım özgür bir kısım esir <strong>olamaz</strong>. Söz konusu haklar, şimdiye kadar sahip olduğumuz şeylerin o kadar ayrılmaz bir parçasıydı ki üzerine düşünmek bile yersiz kalmaktaydı. Fakat hayatımızın parçası ve hatta bazı durumlarda kendisi olan araçlarla aramıza giren onlarca engel, sadece araçları kullanma şeklimizi değil artık kültürümüzü ve kimliğimizi de şekillendirmektedir.</p>
<p>Yazılım özgürlüğü; donanımın tanınmadığı, tamir hakkının elden alındığı, kullanımının kısıtlandığı ve hukukun bireylere karşı silaha dönüştüğü bir ortamda var olamaz. Özgür donanım, aynı özgür yazılım gibi hayatımızın önemli ve ayrılmaz bir mücadelesidir. Yazılımın koştuğu donanımın özgürlüğü, iki kavramın da amacı için zorunludur.</p>
<p>Özgür yazılım ile özgür donanımın yakın zamanlarda ortaya çıkması ve her ikisinin de 80&rsquo;lerin sonu itibari ile konu olması tesadüf değildir. Keza; mülkiyete ilişkin kısıtlama uğraşları bilişim teknolojilerinin gelişimi ile imkan kazanmış, donanımlara erişim kısıtı yazılımlardan başlamış ve hala yazılımın özgürlüğü donanım özgürlüğünün öncülü durumdadır. <strong>Bu bakımdan 1983&rsquo;te Richard M. Stallman'ın sorun yaşadığı Xerox 9700 yazıcı ile başlayan özgür yazılım hareketi sadece bir yazılım problemi değil, aynı zamanda bir donanım problemi olarak da değerlendirilmelidir.</strong></p>
<p>Bilgisayarların kişisel kullanımı, 90&rsquo;lara kadar çoğunlukla hobi kullanıcılarının garajlarında kalmış durumdaydı. Ev bilgisayarlarının patlama yaşadığı dönemde cihazlarında fiziksel değişiklikler yapanlar ve bunları arkadaşlarıyla paylaşan hackerlar ve onların oluşturduğu topluluklar; donanım tasarım ve protokollerinin giderek özgürlüğünü yitirmesi ile hack, tamir, değişiklik ve tekrardan oluşturma haklarından mahrum bırakıldılar.</p>
<p>1956&rsquo;da IBM&rsquo;in, ABD&rsquo;nin anti-tröst yasaları kapsamında, kullanılmış donanım satışına ve bağımsız tamire izin vermeye zorlanması bilişim çağının ilk <strong>donanım özgürlüğü zaferi</strong> olarak adlandırılabilir. Taşıtların aksamlarının da giderek bilgisayarlarla donanması ile motorlu taşıt sektörü de IBM&rsquo;in yolundan giderek, bu araçların tamirlerini yetkisiz(!) kişilerden sınırlama çabasına girişmiş ve bu kavga en yüksek noktası ile hala ABD&rsquo;deki çiftçiler tarafından traktörleri için sürdürülmektedir. <a href="https://repair.org"><!-- raw HTML omitted -->1<!-- raw HTML omitted --></a><a href="http://teyit.link/xjljauy"><!-- raw HTML omitted -->2<!-- raw HTML omitted --></a></p>
<p>Günümüzde konuya bilişim ile ilgili örnek bulmak çok kolay olsa da, muhtemelen beyaz bir hapishaneyi andıran &ldquo;ekosistemi&rdquo; <a href="https://www.gnu.org/philosophy/words-to-avoid.en.html#Ecosystem"><!-- raw HTML omitted -->3<!-- raw HTML omitted --></a> ile Apple şirketinden daha iyisi bulunmaz. Yazılım özgürlüğünden bahsedilemeyeceği gibi Apple, donanımlarının tamir edilmesine, yapıştırıcılar, özel vidalama araçları gibi fiziki engeller ile elinden geldiğince engel olmaya çalışmaktadır. Bunun kullanıcılarının refahı ile açıklanması ise, Apple'ın eski model iPhone&rsquo;ların kapanmasını engellemek için yazılım güncellemesi ile batarya kapasitesini sınırlandırması gerçeği karşısında erimektedir. <a href="http://teyit.link/XaoTRaj"><!-- raw HTML omitted -->4<!-- raw HTML omitted --></a></p>
<p>Özgür donanım ise giderek güçlenmekte ve geleceğin özgürlükte olduğunu küçük ama önemli örneklerle ortaya koymaktadır.</p>
<p>Özgür donanımın zaferine en basit iki örnek Arduino ve RepRap projeleridir. Arduino projesi, ilk günden itibaren donanım tasarımlarını ve yazılımlarını özgürleştirerek hack kültürüne ve özgürlük mücadelesine çok büyük katkıda bulundu. Bugün Arduino&rsquo;nun sayısız çatallaması ve sınırsız hack kabiliyeti sayesinde, 3 yaşından başlayarak herkes elektronik programlamaya girişebiliyor. Bu bağlamda çıkan pek çok çalışma, hayatımızın içerisinde yer edinmiş durumda.</p>
<p>Yirmi birinci yüzyılı sarsan bir diğer özgür donanım projesi ise RepRap projesidir. 2005 yılında başlayan RepRap projesi, o zamana kadar sadece pahalı arge* laboratuvarlarında görülebilen üç boyutlu yazdırma teknolojisini özgürleştirmek için yola koyuldu. RepRap projesinin en önemli özelliklerinden biri ise, kendi parçalarının bazılarını kendi başına üretebilmesiydi. Dolayısıyla bir RepRap yazıcı imal edildikten sonra, bu üretim özgürlüğü **dağıtılabilecekti**. Ancak 2009 yılına kadar yaygınlık kazanamadı, çünkü önünde çok önemli bir engel vardı: **Patentler.**</p>
<p>2009 yılında RepRap'ın dayandığı üç boyutlu yazdırma teknolojilerinin patentlerinin süresi doldu ve RepRap, birçok çatallama ve geliştirme ile birlikte yaygınlık kazandı. Bugün yaygın olarak kullanılan üç boyutlu yazıcıların hemen hemen hepsi RepRap&rsquo;a dayanmaktadır. RepRap, patent sisteminin özgürlüğümüzü nasıl kısıtladığını ve <strong>neden kültürümüzü ilerletmek yerine yerinde saydırdığını</strong> göstermesi açısından da çok önemli bir örnektir. Özgür donanım bize bunu sağlar: Var olan teknolojileri kendi ihtiyaçlarımıza istediğimiz gibi uyarlayabilmemizi ve eğer varsa kendi imkanlarımızla özgürce üretebilmemizi.</p>
<h3 id="özgür-donanım-bize-ne-sağlıyor">Özgür donanım bize ne sağlıyor?</h3>
<p>Özgür yazılım ile insanlık olarak dijitale geçirebildiğimiz bilgilerimizi, özgür donanımlar ile hür olarak hayatımıza taşımamızı sağlıyor. Evimizde sıfırdan bir üç boyutlu yazıcı yapmak, kütüphanemizdeki kitapları otomatik bir şekilde tarayıp bilgisayara aktaran sistemler kurmak ya da çok basit bir şekilde, bir cumartesi günü evimiz için kartlı giriş sistemi yapabilmek, ürettiğimiz üç boyutlu yazıcı ile engelli bireyler için protez imal etmek&hellip; Bunlar özgür donanımın bize sağladığı şeylerdir, temel haklarımızdır.</p>
<p>*<em>Arge kelimesi başlangıçta bir kısaltma (araştırma-geliştirme) olarak var olmuş olsa da, biz artık kendisini dile yerleşmiş bir kelime olarak görüyor, bu yüzden herhangi bir kelime gibi yazmayı tercih ediyoruz.</em></p>
<p>Doğrusunu söylemek gerekirse özgür yazılım, <strong>özel mülk</strong> yazılımlardan daha önceden vardı.</p>
<p>Eskiden bilgisayarlar, delikli kartlar ile programlanıyordu. Delikli kartlar, &ldquo;At yarışı kuponu&rdquo; benzeri üzerinde delinecek noktalar olan kartondan kartlardı. Delinen her nokta mantıksal &ldquo;1&rdquo; delinmeyen kısımlar ise mantıksal &ldquo;0&rdquo; anlamına geliyordu. Ayrıca kartın üzerinde hangi deliğin ne anlama geldiğini gösteren bir tablo da mevcuttu (aynı ÖSYM optik formlarındaki gibi). Dolayısıyla yazılımın kendisi aslında o kart olduğundan, karta bakan herhangi biri yazılımın nasıl çalıştığını anlayabilmekte ve &ldquo;kaynak koduna&rdquo; erişebilmekteydi. Bu yüzden, yapılan bir yazılım her koşulda özgürdü. Yazılıma baktığınızda <em>nasıl çalıştığını anlayabiliyor, onu değiştirebiliyor veya yeni bir karta kolayca delikleri geçirip onu kopyalayabiliyordunuz.</em> Ayrıca yazılımı <em>değiştirip dağıtmanızda</em> da hiçbir engel yoktu elbette.</p>
<p>Ardından geçen birçok yılın ardından, teknoloji ilerlemiş ve C dili ortaya çıkmıştı. Ayrıca bilgisayarlar birkaç &ldquo;0 veya 1&rdquo; ile değil, yüz binlerle ifade edilen &ldquo;0 veya 1&rdquo; lerle çalışır hale gelmişti. Ayrıca yazdığınız bir C kodu, <strong>derleme</strong> adı verilen bir işlemden geçiriliyor ve bu işlemin sonucunda 0-1&rsquo;lere yani makina diline dönüşüyordu. Bu işlemin ise geri döndürülmesi çok zordu. Dolayısıyla derlenmiş bir C programının yanında kaynak kodu verilmez ise ilgili yazılımın nasıl çalıştığını anlamak veya onu değiştirmeye çalışmak imkansız hale gelmişti. Yazılım geliştiricileri de artık yazılımları birer <strong>meta</strong> olarak görmekteydi. Yazılımların yalnızca çalıştırılabilir &ldquo;binary&rdquo; dosyaları, birçok kısıtlama ile birlikte kullanıcıya veriliyordu. Yazılımlar üzerinde çalışmak, değişiklik yapmak <strong>yazılım lisanslarına göre</strong> suçtu.</p>
<p>MIT&rsquo;de ise, 70&rsquo;lerden o zamana kadar devam eden <strong>hacker</strong> kültürü bir nebze sekteye uğramıştı. MIT AI laboratuvarında çalışan <strong>hacker</strong>&lsquo;ların önemli bir kısmı yazılım firmaları için çalışmaya başlamıştı.</p>
<p>Bir gün, MIT AI laboratuvarındaki <strong>hacker</strong>lardan biri olan <strong>Richard M. Stallman</strong>, orada bulunan bir Xerox yazıcının kağıt sıkıştırdığını fark etti ve Xerox ile iletişime geçti. Xerox&rsquo;a hatayı kendinin çözebileceğini, ancak yazıcıda çalışan yazılımın kaynak koduna ihtiyaç duyduğunu belirtti. Xerox, bu yazılımın kendilerine ait olduğunu söyleyip, Stallman'ın talebini reddetti.</p>
<p>Bu olay, Stallman'ın kafasında bir fikir oluşturmuştu: <strong>Özgür yazılım.</strong></p>
<p>Bahsedilen dönemde, bilgisayarların büyük çoğunluğu UNIX adı verilen bir işletim sistemini çalıştırmaktaydı. UNIX işletim sistemi de, Amerikan telekomünikasyon şirketi olan AT&amp;T&rsquo;nin mülküydü. Fahiş lisans ücretleri altında dağıtıldığı için çoğu bir kişinin UNIX&rsquo;e erişimi yoktu. UNIX, yüksek oranda ancak büyük kurumların bilgisayarlarında kullanılabiliyordu.</p>
<p>27 Kasım 1983&rsquo;te Richard M. Stallman, UNIX&rsquo;in Usenet haber gruplarına <strong>Free Unix!</strong> başlıklı bir duyuru gönderdi. Bu duyuru ile dünya ilk defa <strong>özgür yazılım</strong> kavramıyla tanışıyordu.</p>
<p>Richard M. Stallman, dönemin popüler özel mülk işletim sistemi UNIX ile birebir uyumlu bir işletim sistemi geliştirmeye başladı. Bu işletim sisteminin adı ise <strong>GNU</strong> idi. <strong>GNU</strong>, özgür olarak dağıtılacaktı.</p>
<h3 id="özgür-yazılım-nedir">Özgür yazılım nedir?</h3>
<p>Bir yazılımın özgür yazılım olabilmesi için sağlaması gereken dört temel özgürlük vardır.</p>
<li>Yazılımı herhangi bir amaç için herhangi bir koşulda çalıştırma özgürlüğü. (Kullan)</li>
<li>Yazılımın nasıl çalıştığını anlama ve onu değiştirme özgürlüğü. (Araştır)</li>
<li>Yazılımı kopyalama ve dağıtma özgürlüğü. (Paylaş)</li>
<li>Yazılımın değiştirilmiş ve geliştirilmiş kopyalarını dağıtma özgürlüğü. (Geliştir)</li>
</ol>
<p>Bu dört özgürlüğün tamamını sağlayan yazılımlar, özgür yazılımlardır.</p>
<p>Özgürlük, para ile ilişkili değildir. Özgür yazılım, &ldquo;ticari olmayan yazılım&rdquo; veya &ldquo;ücretsiz yazılım&rdquo; anlamına gelmez. Özgür yazılımlar <strong>ticari amaçlarla kullanılabilir</strong>, ayrıca kopyaları ücret karşılığında <strong>satılabilir</strong>. Yazılımı nasıl edindiğiniz bu konuda hiçbir şey değiştirmez, satın aldığınız bir özgür yazılımı ücretsiz veya ücretli olarak dağıtabilirsiniz.</p>
<p>Özgür bir yazılım, kopyalarını edinen tüm kullanıcılara dört temel özgürlüğü sağlamalıdır. &ldquo;Kübalılar ve Kuzey Koreliler bu yazılımı kullanamaz&rdquo;, &ldquo;bu yazılım yalnızca araştırma amaçlı kullanılabilir&rdquo;, &ldquo;bu yazılımı yalnızca geliştiricisine yıllık 2000 Türk lirası öderseniz kullanılabilir&rdquo; gibi durumlar içeren yazılımlar <strong>özgür değildir</strong>.</p>